-Döneminiz öncesi ve sonrası ile ilgili değerlendirmeleriniz nelerdir?

2004-2014 yılları arasında iki dönem belediye başkanlığı yaptım. 10 yıl önce Ayaş´ın belediye başkanı olduğumda bütün sokakları çamur içinde, insanların evlerine, okullarına çamurlu ayaklarıyla girdiği bir ilçe durumundaydı. Bütün sokakları, köyler de dahil toparladık. Altyapı sorununun kalan %44´lük kısmını da çözdük. Yine Ayaş´ımızın su ihtiyacı vardı; dört köyümüzün suyu yoktu, termal sudan ana şebeke hattına verilen mikroplu su sık sık hastalıklara sebep oluyordu. Bu problemi isale hattı ve sondaj çalışmalarımızla kökten çözdük, 200.000 nüfusa yetecek duruma biz getirdik.

Belediyeyi o zaman 17,5 milyon borçla devraldığımda kasada 1.230 TL para ve ayın 15´inde ödenmesi gereken 180.000 TL´lik personel gideri vardı. Hükümet ve Büyükşehir Belediyesi tarafından ciddi engellemeler olduğundan mali imkânlarımız oldukça sınırlıydı. Ayaş´ı turizme açmak, ticareti geliştirmek, kendi kaynaklarımızı üretmek için hemen harekete geçtik. Karakale´de termal otel, düğün salonları, kilit parke taşı-karo taşı üretim fabrikası açtık.

Ayaş´ın tanıtımı, turizme katılımını artırmak için çeşitli toplantılarla, festivallerle, üniversitelerle ortak çalışarak belli bir noktaya getirdik. 170´e yakın tarihi evimizin “üst giydirme” anlamında restorasyonunu bitirdik. Ayaş´ın yurtiçinde ve yurtdışında markalaşma sürecine önemli katkılarda bulunduk.

-Belediye başkanlığı döneminizdeki etkin faaliyetlerinize rağmen sonraki dönemde seçmenin AKP adayını tercih etmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Ayaş halkına şu anlamda hak veriyorum; devletin imkânları sunulur diye düşündüler tabi ki. Ama belediyeciliğin ehil işi, tecrübe işi, proje işi olduğunu unuttular. Bir belediye başkanının bulunduğu kente dair bir hayali yoksa ufku da yoktur projesi de yoktur. Nitekim 16 yıllık dönemde Adliye, Askerlik Şubesi, Bağkur gibi 13 adet devlet kurumu Ayaş´tan alındığı gibi belediye başkanı da görevden alınmıştır. Belediye işi bir ekip işidir, tek kişinin suçu olamaz ancak o karara imza atanlar bugün belediyeyi yönetiyorlar. Ben bu seçimlerde Ayaş halkının yönetimi işin ehline vereceklerine inanıyorum ve ibreler an itibarıyla %60 civarında şahsımdan yana dönmüş görünüyor.

-Ayaş´ta hali hazırda çözülmesi gereken sorunlara dair çözüm önerileriniz ve seçilmeniz durumunda hayata geçirmek istediğiniz projeler hakkında bilgi verir misiniz?

Bir kentin gelişimini hazırlamak için önce röntgenini çekmek gerekir ki hastalık doğru teşhis edilebilsin. Ayaş´ta ticaret gelişimi yok, tarım politikaları da yanlış olduğundan nüfus gücü Ankara´ya sürekli göç veriyor.

Ankara Büyükşehir Belediyesi´nin Mansur Bey´le beraber kazanılmasıyla, köy projelerini oluşturup seracılığı özendirerek yılın 12 ayı üretime geçilmesini sağlamış olacağız. Böylece hem ticaret, hem istihdam hem de göç sorunu çözülmüş olacak. Benim dönemimde belediyemiz, bazı çiftçilerimizle -özellikle de İlhan Köyü´nde- Tema Vakfı, Çankaya Belediyesi ve Ankara Üniversitesi ile organik tarımla ilgili ortak çalışmalar yürütmüştük. Mesela marka değerimiz olan Ayaş domatesinin fideleri günümüzde hibrit olarak Antalya´dan alınmak durumuna getirilmiştir. Biz kendi fidemizi kendimiz üretmek yani “ismi devam ettirmek değil, isminin aslını devam ettirmenin” derdinde olacağız. 33.000 dut ağacımız var, değerlendiremiyoruz. Biz kooperatifleşmeyi hedef alarak ilçeye her anlamda kazanım sağlayacağız.

Belediye Başkan Yardımcılığını kaldırarak, 7.200 TL olan aylık maaşından 5 yılda 420.000 TL –ki makam aracı, ağırlama, harcırah vs. ile 1 milyon TL´yi buluyor- tasarrufla sosyal tesis, kreş, fırın gibi yerler açmayı net olarak yapacağım.

Ankara´nın geri kalmış bir ilçesi Evren diğeri de Ayaş´tır. 1000 yıllık geçmişi olan ve eski İpek Yolu koridoru üzerinde bulunan ilçemizi tekrar canlandırmak için Ayaş´ın ortasından geçen yolu şehrin tek girişi yerine birkaç yerden vererek canlanmasını sağlayacağız. Ayaş-Güdül-Beypazarı-Nallıhan-Taraklı´yı turistler için sıralı birer konak-gezinti-cazibe merkezi haline getirmek için kurduğumuz İpekyolu Belediyeler Birliği projemiz buna iyi bir örnektir.

-Termal su kaynakları açısından zengin bir ilçe neden gelişemiyor?

Şu anda devre mülk anlamında 3 tesis, bir otel, bir de 100 yıllık Ayaş İçme ve Kaplıcaları var ama halkın açıktan kullanabileceği tesis yok. Bu yapılırsa sirkülasyon artar, ticaret canlanır.

Amacım yeni sondajlar ile Ayaş´ı hem sağlık turizmi, hem termal seracılık, hem konutları ısıtma anlamında bütünleyen bir “Termal Kent” haline getirerek gelişimini hızlandırmaktır. Bu sağlandığında aylık 300 TL yerine yıllık 300 TL ısınma gideri olacak, yanı sıra kömürün yarattığı hava kirliliğini de bitirmiş, tarım ürünlerini üreten ve sağlık turizmiyle zenginleşen refah içinde bir ilçeye hızla dönüşmüş olacağız.

-Döneminizde uygulayamadığınız en önemli proje neydi diye sorarsak cevabınız  ne olurdu?

Gazi Üniversitesi kampüsünün tamamının aşamalar halinde 1.180 dönümlük arazimiz üzerine taşınması projesi idi, protokolleri yapılmıştı maalesef araziyi mülteci kampı olarak onayladılar. Ayaş Belediye Başkanı olarak Belediye önünde çadır kurup 1 hafta açlık grevi yaptım ve engel oldum ama üniversiteyi taşıma hadisesi de öylece kalmış oldu. Gerçekleşseydi Ayaş aynı zamanda bir öğrenci kenti olarak da büyük kazanım sağlamış olacaktı.

-Ayaş´ın 13.000 nüfusu olduğunu biliyoruz, güncel seçmen sayısı kaçtır? Dışardan gelen seçmenler hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Ayaş´ın gerçek seçmen sayısı 11.000 civarında, yöresinde oy kullanacaklarla bu sayı 12.756´ya ulaşmış durumda. Muhtar adaylarının Ankara´dan getirdiği seçmen hangi partiye oy verecek bunu bilemeyiz ancak asıl sıkıntı bu kentin kaderini orada yaşamayan insanların belirlemesinin yanlış olduğu gerçeğidir.

-Seçim sloganınızı birkaç kelimeyle tanımlamanızı istesek ana tema ne olurdu?

Benden önceki 5 yıllık dönemin tozunu Ayaş´ın üzerinden silkeleyip o güzel tarihi dokusunu, tarım kenti, termal kent olma değerini, turizmde vazgeçilmez bir konak noktası olmasını sağlamak için “Nerde kalmıştık?” diyeceğiz tabi ki…

Haber: Betül Sayın