Ankara?lı Derelerini geri istiyor!

Ankara?lı Derelerini geri istiyor!

Avrupa`da bir çok şehir ırmakların kenarlarına kurulmuştur. Budapeşte, Paris, Frankfurt am Main (nehri) kıyısındaki Frankfurt) .Tuna, Elbe, Main, Ren, Seine (Sen), Tagus, Po ırmakları ilk akla gelen başlıca Avrupa nehirleridir ve kenarlarında bir çok büyü

 Avrupa`da bir çok şehir ırmakların kenarlarına kurulmuştur. Budapeşte, Paris, Frankfurt am Main (nehri) kıyısındaki Frankfurt) .Tuna, Elbe, Main, Ren, Seine (Sen), Tagus, Po ırmakları ilk akla gelen başlıca Avrupa nehirleridir ve kenarlarında bir çok büyük şehir kuruludur. 

Bilindiği üzere Ankara`nın içinden de bir çok dere ve çay geçmektedir. Hem de tam ortasından.Avrupa`daki ırmaklar kadar büyük değillerdir belki ama yine de sularını Ankara`nın ortasından sessiz ve gizli bir şekilde taşımaktadırlar. Gizli çünkü hepsinin üzeri kapalıdır. 

 

Günümüzde Ankara  kurak ve susuz bir bozkır kenti olarak bilinmektedir.Oysa ki Ankara pek çok akarsu tarafından çevrelenen bir şehirdir.

 

Hatip Çayı (Kayaş) , Çubuk Çayı, İncesu Deresi, Dikmen Deresi, Kavaklıdere, Hoşdere, Kirazlı Dere, Büyükesat Deresi, İmrahor Deresi, Bülbülderesi, Bademlik Deresi, Kıbrıs-Kusunlar Köyü Deresi, Kutludüğün Deresi, Mekel Deresi, Balaban Deresi, Hacı Kadın Deresi, Bayındır Deresi.  Kepir, İğdeli, Macun, Ergazi, Söğütlü gibi. Ankara’nın akarsularıdır.

 

Bu dereler şehrin farklı noktalarında buluşarak önce Hatip ve Çubuk Çaylarını, sonra da diğerleri ile birlikte Ankara Çayı’nı oluşturur, Sincan ve Polatlı’yı geçerek Sakarya Nehri’ne kavuşur.

 Eskiden bu dere ve çayların üzerlerinde köprüler kurulmuştur.  ; Kolej köprüsü, Tuna Köprüsü, Harbiye köprüsü Ankaralının kaçı bunları anımsıyor. Cumhuriyet’in başlarında ve hatta 1960 ve 70’li yıllara kadar Kayaşta ki Hatip Çayı çevreleri Ankaralıların  en önemli mesire alanı iken, Bentderesi  Hatip çayı, yüzyıllarca Ankara Kalesi ile Hıdırlık Tepesi arasındaki vadiden kıvrılarak Dışkapı`dan ovaya açılmış, Yağmurun bol olduğu mevsimlerde bendine sığmayan Hatip Çayı şehrin sayılı yeşil alanlarından ve ağaçlıklı semtlerinden bir idi.

 

 Zamanla kent düzensiz bir şekilde büyüdükçe dereler küçülmüş, suyu besleyen alanlar kirletilmiş, kentin atıkları derelere verilerek bu akarsular tümden imha edilmiş, bu kez de ortaya kirlenmiş , koku saçan dereler sorunu çıkmıştır.üzerleri örtülerek gizlemeye çalışılmıştır.Bugün Ankara, altından akan onca  dereye rağmen susuz, kuru bir bozkır şehrine dönüşmüş,suların üzerinde betonlar , demirler yükselmektedir.

 Ankara! öldürüp gömdüğü derelerinin üzerinde kuru bir şehir olarak  oturmaktadır.

 

Bugün üzerinde bulvarların, metroların bulunduğu Ankara dereleri, aslında halen işlevlerini görmektedir.  Ancak bu işlevlerin durması ya da tıkanması büyük bir felakete yol açacaktır.

 Bugün Sıhhiye’den dere aktığını bilenler kaç kişidir.

Hatip Çayı’nın nerede olduğunu kaç kişi  anımsıyor.

 

 Çağdaş kentler, temiz akarsuları ile, geniş yeşil alanlarıyla ,  yürüyüş yolları ile çağdaştır.

 

 Onca paralar dökülerek yapay göller, fıskiyeler yapılacağına; kıvrıla kıvrıla Ankara`nın içinden akan , çevresi yemyeşil, insana ferahlık ve çevreye serinlik veren, içinde ördeklerin yüzdüğü, çevresinde balık tutmaya çalışan Ankaralıların olduğu bir yer yapılamaz mı? 

 

Ankara ya bahşedilen akarsuları ve gölleri yer üstüne çıkarıp Ankaralılarla buluşturma zamanı gelmedi mi?