Tarih: 30.01.2017 20:45

Türk Ocaklarında Misak-ı Milli Tarihten Günümüze Değerlendirildi

Facebook Twitter Linked-in

“MİSAK-I MİLLÎ, TAM BAĞIMSIZ BİR ÜLKENİN NASIL OLACAĞINI TARİF EDER”

“Misak-ı Millî meselesi sadece bir yemin, ant meselesi değildir” diyerek sözlerine başlayan Atnur, Misak-ı Millî´nin İstiklâl Harbinde nasıl ete kemiğe büründürüldüğünü anlatacağını söyledi. Atnur, Türklerin I. Dünya Savaşı´nın 1911´den 1922´ye kadar sürdüğünü belirtirken, günümüzde yaşananları düşündüğümüzde bittiğini söylemenin hâlâ mümkün olmadığını ifade etti. I. Dünya Savaşı´nın ardından Avrupa Devletleri´nin Osmanlı Devleti´ni adeta bir pasta misali paylaşmak için masaya oturduğunu aktaran Atnur, bu sırada Türklerin de savaşı kaybetmiş, Mondros Mütarekesi´ni imzalamış bir halde olduklarını fakat vatanseverlerin boş durmayıp çeşitli faaliyetlerde bulunduklarını anlattı. Atnur, bu faaliyetlerin gidişatının istiklâl mücadelesine çıktığını ve neticesinde Misak-ı Millî´nin oluştuğunu ifade etti. Misak-ı Millî denildiğinde akla ilk olarak sınırların geldiğini söyleyen Atnur, “Misak-ı Millî, tam bağımsız bir ülkenin nasıl olacağını tarif eden bir metindir” açıklamasında bulundu. Atnur, Misak-ı Millî sınırlarının ilk olarak 17-25 Haziran 1919´da Erzurum´da yapılan bir kongrede konuşulduğuna dikkat çekti. Özellikle Doğu´da Ermenistan ve bir Pontus Devleti kurulma tehlikesi sebebiyle yapılan Erzurum Vilayet Kongresi´nde alınan “Kürtler ve Türkler ayrılmaz bir bütündür. Bu bölge Ermenistan´a terk edilemez. Örfen, ırken, dinen bu bölgenin Ermenilikle bir alakası yoktur” kararından bahseden Atnur, diğer bir önemli kararı “Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Osmanlı ordularının bulunduğu sınırlar ayrılmaz bir bütündür.” olarak açıkladı.

“MUSTAFA KEMAL´İN ERZURUM KONGRESİ AÇILIŞ KONUŞMASINI HERKES OKUMALI”

Atnur, Osmanlı Devleti´nin parçalanmaya giderken temelde üç fikre ayrıldığını ifade ederken bunları, İngiliz-Amerikan mandası olması gerektiğini savunanlar, “Batı Devletleriyle iyi geçinip siyaseten devleti kurtaralım” görüşünde olanlar, “Ya istiklâl ya ölüm!” düşüncesinde olanlar olarak açıkladı. Osmanlı Devleti´nin daha çok ikinci fikre yakın olduğunu belirten Atnur, masada Damat Ferit´in gerçekçi olmayan isteklerine rağmen Tevfik Paşa´nın müdafaanamesi için, “Biraz daha ayakları yere sağlam basan bir müdafaaname” dedi. Atnur, bu isteklerin gerçekleşebilmesi için bir mücadelenin şart olduğuna dikkat çekerken, Anadolu´daki örgütlenmelerden ve nihayetinde ulusal bir özellik taşıyan Erzurum Kongresi´nden bahsetti. Mustafa Kemal´in Erzurum Kongresi´nde yaptığı açılış konuşmasına değinen Atnur, bir devlet adamının dünyayı nasıl iyi değerlendirdiğini, o zamanki konjonktürü nasıl iyi gördüğünü ve Mustafa Kemal´in nasıl iyi bir kurmay subay olduğunu net bir şekilde görmek açısından çok önemli olduğunu vurguladı. Atnur, Sivas Kongresi´nden de bahsederek Misak-ı Millî´nin Vilayet Kongresi´nden başlayıp Erzurum ve Sivas Kongresiyle şekillenen kararlar neticesinde oluştuğunu söyledi.

“ERMENİ MESELESİNDEN VE KAPİTÜLASYONLARDAN ASLA TAVİZ VERİLMEYECEK!”

Atnur, Damat Ferit Paşa hükümetinden sonra gelen Ali Rıza Paşa hükümetinin Erzurum ve Sivas Kongrelerini tanıdığını böylece Meclis-i Mebusan´a giden yolun açıldığını belirtti. Meclis-i Mebusan´ın kapatılış sürecini anlatan Atnur, Misak-ı Millî´nin 28 Ocak´ta Meclis-i Mebusan tarafından kabul edildiğini aktardı. Atnur, Mustafa Kemal´in en önemli özelliklerinden birinin zamana ve zemine göre iş yapmak olduğunu bir misalle açıkladı. Misak-ı Millî´de kapitülasyonların reddedilmesinin önemine değinen Atnur, hem hükümete hem Mustafa Kemal´e eleştirilerin olduğunu ifade etti. Atnur, günümüzde Lozan´ı, Misak-ı Millî´yi eleştirebilmek için o dönemin şartlarının çok iyi bilinmesi gerektiğinin altını çizerek Mustafa Kemal´in eleştiriler karşısında söylediği şu cümleleri aktardı: “Misak-ı Millî sınırları muayyen değildir. Türk´ün gücüyle bağlantılıdır.” Nahçıvan, Batum, Musul meselelerinden bahseden Atnur, Musul Meselesi´nde Şeyh Sait İsyanı´nın Türkiye´nin elindeki her şeyi çürüttüğünü ve müdahalelerini engellediğini söylerken, o dönem İtalya´nın Anadolu´ya asker çıkarma iddialarının da bu konuda etkili olduğunu dile getirdi. Atnur, Lozan Barış Antlaşması´nda Ankara´nın özellikle önem verdiği iki noktaya dikkat çekerken, bunları Ermeni Meselesi ve kapitülasyonlar konusunda kesinlikle taviz verilmemesi olarak açıkladı. Program soru cevap kısmının ardından sona erdi. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —