YILDIRIM KARA: EĞİTİMİ SİL BAŞTAN TARTIŞMALIYIZ

YILDIRIM KARA: EĞİTİMİ SİL BAŞTAN TARTIŞMALIYIZ

Kara, "Ülkemizde eğitim politikalarının ve bununla bağlantılı olarak eğitim sisteminin amaçları ve sonuçları hakkında tartışmaların yapılmadığı bir dönem bulmak zordur.

Eğitim sistemi hakkında, halihazırda yoğun tartışmalar yapıldığına değinen Kara, "Ülkemizde eğitim politikalarının ve bununla bağlantılı olarak eğitim sisteminin amaçları ve sonuçları hakkında tartışmaların yapılmadığı bir dönem bulmak zordur.

 Son yıllarda bu tartışmaların yoğunlaşması, eğitim sistemimzin nicelik ve nitelik bakımından gösterdiği değişimle alakalı. Öğrencilerin becerilerini ölçen PISA değerlendirmesinde alınan sonuçların iyileşme göstermemesi ve  üniversite sınavında 'sıfır çeken' öğrenci sayısının artması, eğitim sistemimizin, bünyesindeki öğrencilere yeterince nitelikli bir eğitim sunamadığını gösteriyor. TÜİK'in 2023 yılı istatistiklerine göre 15-17 yaş arasındaki çocukların iş gücüne katılma oranının, 2021'den bu yana tam 5 puan artarak yüzde 22'ye ulaşması ise her 5 çocuktan 1'inin örgün eğitimden uzaklaştığına işaret ediyor. 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' adı altında yürütülen yeni müfredat çalışması hakkındaki tartışmalar halen devam ediyor. İktidarın parasız, yaygın ve genel eğitim politikasını özel okullar lehine terk etmesinin yol açtığı sorunlara ilişkin, başta partimiz olmak üzere, halen büyük bir direnç gösteriliyor. Ancak İstanbul'da yaşadığımız acı olay, artık tüm bu tartışmaların yanında, başka sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu gösterdi. Emekli öğretmen İbrahim Oktugan'ın yabancı uyruklu bir öğrenci tarafından silahla vurularak öldürülmesi, meselenin bir istatistik sorunu olmadığını, olamayacağını bir kere daha gösterdi. Bir öğrencinin kolayca silah bulup okulunda saldırı düzenleyebildiği bir ülkede, eğitimi sil baştan tartışmalıyız." diye konuştu.

 

YILDIRIM KARA: OKULLARDA YOĞUN GÜVENLİK TEDBİRLERİ ALINMALI

 

Emekli öğretmen İbrahim Oktugan'ın öldürülmesinin birden fazla boyutu olduğuna dikkat çeken Kara, "Geçtiğimiz yıllarda, bir özel üniversitede görev yapan araştırma görevlisi Ceren Damar Şenel'in bir öğrenci tarafından öldürlmesi, eğitimde şiddet olgusunun ülke gündemine girmesine yol açmıştı. Ancak geçen yıllar içinde bu konuda yeterli çalışmalar yapılmadı. Oysa eğitimde şiddet, birden fazla yönü olan bir konu. Emekli öğretmen İbrahim Oktugan'ın öldürülmesine de bu açıdan bakılmalıdır. Katil zanlısının Irak uyruklu olması, kimi zaman 'açık kapı politikası' denilerek meşrulaştırılmaya çalışılan, ülkemize gelen yoğun göçmen nüfusun entegrasyonu konusunda yeniden düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Entegrasyon ve bir arada yaşama konusunda hangi projesi bulunduğunu bir türlü anlayamadığımız iktidar, farklı yaşam koşullarından gelen milyonlarca insanı ucuz iş gücü kaynağı olarak görmekten fazlasını yapmamaktadır. Dahası bireysel silahlanmanın ulaştığı boyut, bu cinayetle birlikte, ciddi bir sorun haline geldiğini tekrar ortaya koymuştur. Henüz reşit bile olmayan bir öğrenci, bu silahı nereden, nasıl elde etmiştir? Basına yansıyan haberlere göre katil zanlısı, daha önce ruhsatsız silah bulundurmaktan bir defa para cezası almış, bir önceki okulundan da bu gerekçeyle atılmıştır. Ancak görüldüğü üzere bu cezalar caydırıcı olamamış ve bir eğitim emekçimiz yaşamını yitirmiştir. Bir öğrencinin okuluna, silahla rahatlıkla girebilmesi de okullardaki güvenlik açıklarına işaret ediyor. TÜİK'in 2022-2023 yıllarına ait güncel örgün eğitim istatistiklerine göre, ülkemizde 75 bin okulda, 19 milyon 904 bin öğrenci eğitim görüyor ve 1 milyon 154 bin öğretmen istihdam ediliyor. Bu büyüklükte bir yapı içerisinde; fiziki koşullar, sosyo-ekonomik dilimler gibi pek çok parametreye göre çeşitli okullar yer alıyor. Bu nedenle teknik açıdan tüm kurumlarda olmasa bile, en azından belli bir sayının üzerinde öğrencinin eğitim gördüğü okullarda, x-ray cihazı gibi tedbirlerin alınması üzerinde çalışılmalıdır. Eğitimde şiddete karşı yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için daha fazla beklenmemelidir. Zira okullar, öğretmen ve öğrencilerin güvenli alanlarıdır. Sağlıklı bir eğitim-öğretim sürecinin devam edebilmesi için de öyle kalmaları gerekir. Ancak iktdarın, cumhuriyetle birlikte gelen kamusal ve herkese eşit eğitim politikasına sırt çevirmesinin dolaysız sonucu, okulların bu güvenli alan niteliğini yitirmesidir. Bir zamanlar cumhuriyetin temsilcisi ve taşıyıcısı olarak görülen öğretmenlere verilen değer de İbrahim Oktugan'ın emekli olmasına ve 74 yaşında olmasına rağmen çalışmaya devam etmesinde somutlaşmıştır. Fikri, vicdanı ve irfanı hür nesiller yetiştirecek öğretmenlerimize reva görülen bu çalışma koşullarını kabul edemeyiz” dedi.