Tarih: 24.12.2017 23:23

YOKUŞ, ANTİDEMOKRATİK, AYRIMCI ANLAYIŞI YIKACAĞIZ

Facebook Twitter Linked-in

ADALET ÇALIŞANLARI HAKİM VE SAVCININ İKİ DUDAĞI ARASINA SIKIŞTIRILIYOR

Fahrettin Yokuş konuşmasının devamında, “Adalet dağıtan kurumların çalışanıyız. Hizmet gereği olarak, Hakim ve savcılar karar mekanizmasında, diğer adalet çalışanları da bu kararların uygulanması aşamasında çalışmaktadır. Adalet çalışanları olmadan mahkemeler kurulamaz. Zabıt Katibi, mübaşir, Yazı işleri müdürleri, teknisyen ve diğer çalışanlar olmadan adalet işleri yerine getirilemez. Hakim ve Savcı sınıfına her türlü imkan veriliyor, ama diğer adalet çalışanları maraba yerine konuluyor. Adalet çalışanları Hakim ve savcının iki dudağı arasına sıkıştırılıyor.”

YARGIYA GÜVEN %20´LERE KADAR DÜŞTÜ

“1 Eylül adli yıl açılışında Yargıtay Başkanı, ‘Adalet Bakanlığı, AYM, HSK da çalışan hakim ve savcılarla bizim aramızda ücret farklılıkları var. Bu düzeltilmelidir” dedi. Ancak, sayıları 80 bine ulaşan diğer adalet çalışanlarının sorunlarını dile getirmedi.

Hakim ve Savcılar ‘vicdanı ve cüzdanı arasında sıkıştı´ diyorlardı. Devlet tüm imkanları sundu Hakim ve Savcıya, şimdi ise siyasetle vicdanları arasında sıkıştılar. Ülkede Adalet ve hukuk neden yerlerde sürünüyor? Siyasi iktidar elini adaletin üzerinden çekmelidir. Sayıları az da olsa siyasete rağmen vicdanı ile hareket eden tüm yargıçları alkışlıyorum. Yargıya güven %20´lere kadar düştü. Vatandaş güvenmediği hukuk sisteminde hakkını nasıl arayacak? Allah korusun, herkes kendi hakkını kendi aramaya kalkarsa bu ülkede kaos olur. Adalet sisteminde güven yeniden sağlanmalı, vatandaşlar hakkını hukuk aracılığı ile aramalıdır.

ADALET ÇALIŞANLARININ GASP EDİLEN HAKLARI İADE EDİLMELİDİR

Adalet çalışanlarının hakları 666 sayılı KHK ile ellerinden alındı. Nöbet ücretleri, havuz paraları ellerinden alındı. Ekonomik, sosyal ve özlük hakları gasp edildi. Mesai mefhumu olmadan çalışıyorlar. Adalet çalışanları, Adliye binalarında Adalet dağıtırken kendileri için de adalet istiyorlar. Adalet Bakanlığı Banka promosyonlarını bile dağıtırken, Hakim ve Savcıya daha fazla, diğer çalışanlara az promosyon veriyor. Sayıştay´da, Yargıtay´da ve diğer kurumların tamamında herkes eşit promosyon aldı. Ancak bu ayrımcılık bir tek Adalet Bakanlığı´nda yapıldı. Bu anlaşmanın altına da, iktidarın besleyip büyüttüğü yandaş sendika imza attı. Kendi çalışanlarına adil davranmayan bir yargı sistemi, ülkeye adalet dağıtamaz. Bu anlayışı asla kabul etmeyiz.

Bu ayrımcılıklar, çalışanların psikolojisini bozmakta, baskıya ve ayrımcılığa daha fazla dayanamayan adalet çalışanları maalesef hayatlarına son vermektedirler.  Son 1 ay içinde 4 adliye çalışanı intihar etti. Bu intiharların sebebi ne? Bakanlık bu intiharları araştırmalıdır.

EN BÜYÜK KAMU BİNALARININ ADALET SARAYLARI OLMASI, ÜLKEDE SUÇ ORANLARININ YÜKSEK OLDUĞUNU GÖSTERİR

“Adliye Sarayları ülkenin en büyük binaları oldu. Bu durum övünülecek bir durum değildir. Bu durum ülkede adaletin kalmadığını, suçun sürekli arttığını gösterir. Ülkede adalet ve adil paylaşım olsaydı, hukukun üstünlüğü her şeyin üstünde tutulsaydı, en büyük binalar Adalet Sarayları olmazdı.

Her gün yeni mahkemeler kuruluyor. Ancak personel eksikliği sebebiyle dosyalar yetişmiyor. Ülkemizdeki yetişkin nüfusun neredeyse yarısı ya tanık olarak, ya mağdur ya da suçlu olarak mahkemelere gidiyor.

Gelir Adaletsizliğinde birinci sıradayız. Yolsuzlukta dünya üçüncüsüyüz. Cezaevleri dolup taşıyor. Özel af yasaları çıkıyor, buna rağmen ceza evleri yetmiyor. Ülkede suç oranları neden bu kadar artıyor? Bu durumun sonucu olarak da, ülkemizdeki en büyük kamu binaları Adliye Sarayları oluyor.”

ANTİDEMOKRATİK, AYRIMCI ANLAYIŞI YIKACAĞIZ

“Hizmet kolumuza bağlı kurumların tamamında çalıştaylar yaptık. Adalet çalışanları içinde çalıştay yaptık.  Yaşanan sorunların hepsini biliyoruz. Sendikaların görevi mensuplarının haklarını korumak ve geliştirmektir. Konfederasyonumuz bunun için kurulmuştur. Ancak, toplu sözleşme sürecinde gideceğimiz Bağımsız bir Hakem Heyetimiz yoktur. İşçilerde olduğu gibi grev hakkımız da yok. İşçi arkadaşlarımıza verilen haklar, bize verilmiyor. Fakat bu olumsuzluklar bizi yıldıramaz. Biz şartlar olumsuz diye, mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Antidemokratik, ayrımcı anlayışı yıkacağız. Bir iktisatçı diyor ki, mücadele edenler her zaman kazanamamıştır, ancak kazananlar hep mücadele edenler olmuştur. Bizde mücadelemize devam edeceğiz.”

BİZ, ÜLKEMİZ İÇİN ADALET VE EŞİTLİK İSTEĞİMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ

“Türkiye Kamu-Sen´in en büyük özelliği sınıf sendikacılığını reddetmek ve ülke sendikacılığı yapmaktır. Biz Türk Milleti´nin hizmetkarı olmak için bu görevlere geldik. Biz bu yola çıkarken hak, hukuk ve adalet istedik. Biz kimseyi baskı ve tehditle üye yapmadık. Bize üye olursanız sizi müdür yaparız diye kandırmadık. Sendikacılık birinin hakkını diğerine vermek değil, hak kimin ise ona teslim etmektir.

Sendikalar haksızlığın ve adaletsizliğin olduğu yerde, bu duruma dur diyebilmek için oluşturulmuş yapılardır. Türkiye Kamu-Sen her devirde adam gibi adamların sendikası olmuş; hak, hukuk ve adalet mücadelesi vermiştir. Adaleti ve eşit bölüşümü 80 milyon vatandaş için istemiştir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk´ün hedef gösterdiği muhasır medeniyetler seviyesine ulaşmayı kendimize hedef seçtik. Son 15 yılda vatandaşlar arasında ayrım yapıldı. Kamuda liyakat bitirildi. Yetişmiş, birikimli devlet adamlarına kumpas kuruldu. Bunun sonucunda da 15 Temmuz hain darbe girişimi yaşadık. Biz, ülkemiz için adalet ve eşitlik isteğimizden vazgeçmeyeceğiz. Eğilmeden bükülmeden bu güne geldik, bugünden sonra da kimsenin huzurunda eğilmeyeceğiz.” Dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —