Sevgili dostlar okuduysanız, 08.11.2018 günki ABD nin PKK Terör örgütünün
üç üst düzey yönticisi için, ABD NEDEN ÖDÜL KOYDU! Başlıklı yazımı hatırlayacaksınız.
Bahse konu yazımda ‘´ ABD Dışişleri Bakanlığı PKK´yı 1997 yılında Göçmenlik ve Uyruk Kanunu´nun 219. bölümü uyarınca "yabancı terör örgütü" olarak kabul etmiş ve 2001 yılında da PKK´yı, 13224 sayılı Başkanlık Kararnamesi uyarınca "Küresel Terör Unsurları" listesine almıştı. Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner, "PKK ile YPG arasında fark var diyerek açıklamada bulunması hayra alamet olmadığının bir kanıtı olsa gerek.
Mark Toner, PKK terör örgütü ama YPG ile ilgili Türkiye ile aynı görüşte değiliz demesine anlam vermemekle birlikte bir den bire milyonlarca dolar ödül koyduğu üç isim, PKK´nın önde gelen yöneticileri konumunda olduğunu daha önce de bildikleri halde şimdi neden bu ödül konulmuş olacağını ıskalamamak gerekir.
Amerika Birleşik Devletleri; PKK´nın 3 yöneticisi Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan´ın kimlik ya da yer tespitini mümkün kılacak bilgiler karşılığında para ödülü vermeyi kararlaştırması asla ve asla iyi niyet ve müttefik bir yaklaşım sayamıyorum.
ABD,nin PKK ile arasının bir nedenden dolayı bozulmuş olabileceği kesinlikle bir safsatadır. ABD nin kurdurduğu ve yüzde doksanının PKK ve PYD mensuplarından oluşan SDG isimli tabela örgütünü kurduğunu da biliyoruz çünkü. Bu örgüt ABD nin PYD/PKK adı yerine "SuriyeDemokratik Güçleri" örgütünü ortaya çıkardı.´´
Şimdi durup dururken ABD nin Suriye´den çıkması da sinsi bir planın parçası olup, Tramp´ın Türkiyenin IŞID ile baş edebileceğine güveniyorum diyerek ayrılması gibi asla basit bir stratejisi olamaz. Kaldı ki 2-3 gün içinde Fıratın doğusuna harekat yapılacağı ilan edildikten sonra Danılt Tramp ile yapılan görüşme sonunda harekatın ertelenmesini nasıl okumamız gerekir? ABD buradan çekilmemiştir, bölgede üç tane büyük üssü vardır ve çekirdek kadrosunu çekmediği gibi YPG ye verdiği bir çok ağır silahları ve zırhlıları da geriye almadığı çeşitli kaynaklar tarafından teyit edildiği, Türk yetkililerce de dile getirdiğini biliyoruz.
Şimdi ABD PKK lı üç yönetici için ödül koyarak PYD yi masumlaştırdığı, PKK nın yavaş, yavaş PYD leştirdiğini hatta YPG leştiğini gözden kaçırmamak gerektiğini düşünüyorum. ABD zaman kazanmak için Türkiye´nin Müdahalesini en az Nisan ayına kadar ertelemesi için çekilmek için yüz gün gibi bir zamana yaymasını manidar bulmamak mümkün değil. Türkiyede kritik bir yerel seçim var ki o seçim de 31 Mart 2019 tarihine denk gelmesi ayrı bir tartışma konusudur.
Fırat´ ın doğusu elbette ki çok önemli, lakin YPG Irak sınırına kadar olan bölgede Kobani, Telebyat, Haseka yı kapsamakta ve bu bölge ABD nin terörist olarak görmediği YPG kontrolü altında ve ABD nin himayesinde.
Şimdi ABD YPG yi himaye ederken Suriye´den çekilmesi ve YPG değilde, IŞID ile baş edeceğimizi ve bununla vazifelendirildiğimizi söylemiş olmuyor mu?
ABD bence İsrail´e, Suriye deki varlığına biraz daha inisiyatif sağlamak olduğunu da düşünebiliriz. Bu bölgede çıkacak kargaşanın İran ve Türkiye´nin ekonomisinin daha da zayıflatacağını hesaplamaması mümkün değil. Suriye´de YPG nin bölgesel Kürt yönetimi oluşturularak PKK ile entegre edilmesini sağlamış olacaktır.
Irak´ın kuzeyinde nasıl bağımsız bir kürt bölgesi oluşturulduğu gibi Suriye´nin kuzey bölgesinde de bir özerk bölge oluşturduktan sonra çekilmesi hayra alamet olmasa gerek.
Değerli dostlar 2019 da bu bölgede olaylar bitmeyecek, Mehmetçik bu bölgeye sürülecek ve ABD bir alçaklık yapmaz ve bu çekilmesi taktik değilse Suriye´nin ülke bütünlüğüne bağlı kalarak YPG yi o bölgeden etkisizleştirmek için mutlaka Suriye´nin meşru yönetimi ile iş birliği yapılmasını gerektirir.
Aksini düşünmek bile istemiyorum.
Çünkü ABD nin çekilmesini samimi bulmadığım gibi, oyun içinde oyun oymadığı, Türk Ordusunu bu bataklığa bilerek sürüklediğini ve tamamen o bölgeden çekilmesi gibi bir düşüncesi olmadığına inanıyorum. Türkiye yi bu bataklığa sokarak, Ruslara da etkili bir söz hakimiyeti bıraktığı düşünüyorum.
Umarım ve dilerim, ABD nin taktiksel bu oynadığı oyunu görür ve temkinle hareket ederiz. 2018 Yılında yaşanan Ekonomik kriz sonrası 2019 yılının daha zor geçeceği bir gerçek. Ülkenin Geleceği için daha önce Suriye için izlenen dış politikanın yanlış olduğunu söyleyen Ana muhalefet CHP ve o tarihte MHP nin uyarıları dikkate alınmadı ancak şimdi neredeyse muhalefetin dediğine gelmiş olduklarını iktidarın üyeleri söylemiştir. Gerçi şimdi MHP iktidarın yanındadır o da başka bir şey. Lakin Ulusal meselelerde mutlaka Ana muhalefet ve diğer partilerin görüş ve uyarıları değerlendirilmelidir. Hiçbir ülkede yüzde elliyi temsil eden muhalefet hain olamaz olmamalıdır da.
Ha birde üç buçuk milyon Suriyelilerin mutlaka ama mutlaka Suriye ye gönderilmelidir. Milli iradenin isteği de budur.
