Recai Irmak


BEKAMIZ GERÇEKTEN TEHLİKEDE!

BEKAMIZ GERÇEKTEN TEHLİKEDE!


Türk Ordusu Ergenekon, Balyoz v.b. gibi FETÖ nün kumpasları ile çökertildi ve Fetöcüler kadrolaştı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonrada görüldü ki komuta kademesinde bir çok FETÖ cü komutanların kadroları işgal etmiş oldukları bu işgal ile ordunun komuta yapısı, disiplini ve hiyerarşisinin bozulmuş olduğu gibi silah arkadaşlığı diye bir şey de  kalmamıştır.

Bütün bu tahribat sonrasında meydana gelen boşluğun doldurulmaması nedeniyle bu olumsuzlukları hazmedemeyen,  tecrübeli subay ve astsubayların bir çoğu  emekli olmaktan başka çare görmeyerek o çok sevdikleri üniformalarına emekli olmak suretiyle veda ettiler.

Türk Ordusu  adeta bilerek çökertilmek istenmiş ve bu süreç halen devam etmekte olduğunu   düşünmekteyim.

Değerli dostlar bilindiği üzere, askeri okullar kapatıldı! Askeri liseler ve sınıf okulları, işlerliğini yitirmiş bir vaziyette,  askeri sağlık sistemi kökünden kaldırılarak genel sağlık hizmetleri içine dahil edildi. Türk ordusunda veterinerlik hizmetleri bile mevcut iken maalesef bırakalım veterinerlik hizmetini artık askerlerimizin tedavisi için askeri hekimlik sistemi tümden kaldırılmıştır.

Sevgili dostlar sanırım,  Dünyada en büyük ordulardan biri olan Türk Ordusunun askeri sağlık sistemi olmayan tek ordudur. Bilindiği üzere tıbben savaşta ki silah yaralanmaları ile ilgili ameliyat gibi operasyon ve tedavi sonrası yapılması gereken rehabilitasyonların ayrı bir özelliği vardır. Bu nedenle askeri sağlık sistemi kesinlikle genel sağlık sistemi içerisinden alınacak hizmetlerle karşılanamaz.

Savaşta iç güvenliği Ordu ile koordineli yürütmekte uzman olan  jandarma teşkilatı Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komutasından alınarak sivil otoriteye bağlanması da ayrı bir handikaptır.

Yine bilindiği üzere Harp akademileri kapatılmış ve kurmaylık sistemi kaldırılarak bir ordunun stratejisini belirleyen en önemli faktör bertaraf edilmiştir.

Şimdi bütün bunlar bir yana etrafımızda bir yığın bela varken,  durduk yerde askerlik süresini kısaltmak, bedelli askerliği devamlı kılmak ve  Türk Ordusunun temel taşı olan Astsubaylığın  zararına olacak Yedek astsubaylığın getirilmesi akıllara bir çok soruyu beraberinde getirmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerine ilk operasyon  2003 yılında askerlerimizin başına çuval geçirilmesi ile başlamış, Ergenekon, balyoz v.s. gibi kumpaslar ile devam etmiş ve en son 15 Temmuz hain darbe girişimi ile Türk ordusu büyük bir kan kaybına muhatap kalmıştır.

Bütün bunlar olmamış gibi bir de şimdi 3-4 ayda subay astsubay yetiştirilmek ve askeri liselerden gelip harp okullarında eğitim görmeden sivil öğrencilerden asker yetiştirilmeye çalışılmasının Türk ordusuna vurulmuş en büyük darbe olduğunu söyleyen muvazzaf ve emekli olmuş yüksek rütbeli komutanlara hak vermemek mümkün değildir.

Son olarak hepimizin bildiği gibi, harp sanayi tesislerinden biri olan, Tank Palet Fabrikası´nın yabancılara satılması ayrı bir muamma değil mi?

Değerli dostlar şimdi durduk yerde bunca etrafımızda karışıklık ve terörizmin had safhasındayken askerlik sistemini değiştirmenin pek doğru olmadığına inanlardanım.

Bahse konu tasarı  yasalaşırsa ki yaslaşacaktır. Bedelli askerlik daimi hale gelirken, askerlik süresi de 6 aya inecek ve halen askerliğini yapanlardan 6 ayını dolduranlar derhal terhis edilecektir ki bu da yaklaşık erlerin yarısı demektir. Birden bire kışlaların yarı yarıya boşaltılması hangi aklın ürünü bilemem ama ülkemizin bulunduğu durum göz önüne alındığında bu durumun yararından çok zararı olacağını düşünüyorum.

Maksat tasarruf etmekse tasarruf Ordu üzerinden değil Devletin sivil bürokrasisinden yapılması daha uygun olacaktır.

Ülkemizin Güney sınırında Suriye de halen belirsizlikler devam ediyor, PYD sınırımızın dibinde Suriye de  özerk bölge oluşturmak peşinde, Işıd denilen örgüt bitmiş değil, Irak´ın Kuzey bölgesinde Terör örgütü PKK nın varlığı devam ediyor, Rusya ile dost durumdayız lakin Suriye de ki dengeler değiştiğinde yanımızda olmayacakları bir gerçek. ABD stratejik müttefik diyerek bizi kuşatmakla meşgul iken Türk Ordusunda  telefisi mümkün olmayan tasarruflara gidilmesinin hiçbir haklı neden yok iken birden bire bedelliyi kalıcı hale getirerek Astsubaylığın temelini oluşturan sebeplerin ortadan kaldırılması ve kışladaki askerin neredeyse yarı yarıya düşürülmesi doğru bir strateji olmadığını düşünüyorum.

Akdeniz´de şu an altmış civarında savaş gemisi bulunuyor. Aralarında NATO ve Türkiye´nin de yer aldığı 12 ülke Akdeniz´deki olayları deniz güçleriyle çok yakından takip ediyor. Akdeniz´de; ABD´nin uçak gemilerinden Harry Truman, USS Roosevelt ve USS Donald Cook adlı modern destroyeri ile toplam 12 muharip gemisi bulunurken, Rusya´nın  25 savaş gemisi bulunuyor.

NATO üyesi Fransa´nın Doğu Akdeniz´de Charles de Gaulle adlı uçak gemisinin yanı sıra 2 fırkateyni, bir denizaltısı yer alırken, bölgede ayrıca İtalya´nın ve İngiltere´nin 2, Kanada, İspanya, Belçika, Portekiz, Yunanistan ve Hollanda´nın ise birer savaş gemisi seyir halinde. Bütün buna mukabil elbette Türk Donanması bölgede yeteri miktarda deniz gücü bulunduruyor. ABD Bulgaristan ve Yunanistan da Türkiye sınırına asker yığmasını doğrusu hayra alamet saymadığımı ifade etmeliyim. Şimdi durduk yerde Türk Ordusu bunca badire atlatmış ve kan kaybına uğramış iken birden bire askerliği kısaltmak ve bedelli askerliği kalıcı kılmak bahanesiyle  siyaseten asker azaltılmasını bu aşamada doğru bulmamı kimse benden beklemesin.

Sevgili dostlar bu durum bana Balkan Harbi öncesinde olduğu gibi, siyasi sebeplerden dolayı, görüntüde orduyu gençleştirmek adına, önce Rumeli´yi iyi bilen 1000 kadar tecrübeli subay zorla emekli edildiği daha sonra da yine Rumeli nden  75.000 askerin terhis edilmiş olması sonucunda,  bütün Balkanları 3-4 ayda kaybetmemizi hatırlamama neden oldu.

Şimdi sorulması gerekenler  şunlar;

Soru bir; Etrafı çeşitli bir çok düşmanlarca çevrili, Ege de 16 Adanın işgal edilmiş olduğu bir Devlet erozyona uğramış kendi kendisini yenilemeye çalışırken bu  koca ordunun bu aşamada asker sayısı  neden bu kadar azaltılmakta ve askerlik sistemi değiştirilmektedir.  

Soru iki; Bu bir beka sorununu oluşturmuyor da,  Ekrem İmamoğlu´nun İstanbul Belediye Başkanı seçilmesi mi beka sorunu oluyor,

Soru üç; Asıl Ekrem İmamoğlu´nun  seçildiği halde mazbatası elinden haksızca alınıp alvere ile seçimin yenilenmesi ve seçimin yenilenmesi ile ülke oyalanırken ülkenin etrafındaki gelişmelerin göz ardı edilmesi değimli asıl beka sorunu.

Bu sorulara cevap verilemiyorsa o zaman dördüncü soru var sırada;

Biz yoksa gaflet ve delalet içinde bir durumdayız da  haberimiz yok.

 

  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,57% 0,26
  • EURO

    34,98% 0,03
  • GRAM ALTIN

    2456,42% 0,85
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00
  • Cumartesi 25.1 ° / 9.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 25.1 ° / 9.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 26 ° / 12.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Ankara

27.04.2024

  • İMSAK 04:12
  • GÜNEŞ 05:47
  • ÖĞLE 12:51
  • İKİNDİ 16:39
  • AKŞAM 19:46
  • YATSI 21:14