İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin YSK'ya baskı yapılarak hukukta çiğnenerek yenilenmesine karar verilmesiyle birlikte, Ak parti tabiri caizse "Tankıyla Topuyla "yüklendi de yüklendi .
Her zaman yaptığı gibi devletin bütün gücünü kullandı. İl ve İlçe belediye başkanlarını seferber etti. Tarafsız olması gereken muhtar, kaymakam, vali ve bilumum sözde sivil toplum örgütlerini, Devletin yardım kuruluşu olan KIZILAY'a kadar herkesim de yandaş kadroları adeta İstanbul'da çadır kurdular.
Hemşeri Derneklerini devreye sokmaya çalıştılar. Belediyelerin sırtından yüzlerce yemekli toplantılar yaptılar. Adamlar bunları da yeterli bulmadılar ..
Millet ittifakı adayını defalarca tehdit ettiler. Atmadıkları çamur bırakmadılar. Tehditler en tepeden en aşağıya kadar Devlet yönetici sıfatı taşıyan Ak parti yöneticileri tarafından yapıldı. Hemde hepimizin Cumhurbaşkanı olması gerekirken bir türlü olamayan Erdoğan tarafından.
Dahası millet adayını bir tek "Türk ve Müslüman
yapmadılar. Ancak, Yunan -Rum, Ermeni ve Pontus vs. İfadelerle her türlü yakıştırmayı yaparak saldırdılar.
Dört koldan alçakça saldırdılar! "Biz kaybedersek Yunan kazanır, Ermeni kazanır, İstanbul Rumların eline düşer " sözleri ile akıl tutulması yaşadılar .
Yetmedi son anda Allah'ın ipine sarılacakları yerde "bölücü başının ipine sarıldılar".
"Kazansan da görevden alınırsın" "Ordu valisi davacı olacak, mahkum olup Başkanlık yapamayacaksın" dahi dediler.
Bir kere adamların gözleri kararmış, ne yaptıklarının farkında değiller. Kafalarındaki tek düşünce" İSTANBUL GİDERSE TÜRKİYE GİDER " dediler.
Bizde soruyoruz: "Türkiye nereye gidiyor beyler"
İstanbul seçmeni, hakkı gasp edilen Ekrem bey 'e inadına omuz verdi .
Ve Hak yerini buldu. Seçmen iradesine kement atılmasına izin ve fırsat vermedi .
Türkiye genelinde bir kısım "parti militanı" gibi çalışan iktidarın( devletin olamayan ) kirli bürokratları, valileri, vali yardımcıları ve özellikle kaymakamları İstanbul'dan çıkmadılar .
Devletin valisi olamayanlar, Tayyip beyin yani Ak partinin valisi olduklarını defalarca bizlere gösterdiler. İstanbul'da Ekrem beyin elinden zorbalıkla mazbatasını alanlar. Yerine İstanbul valisini atadılar. Aslın da bu zata vali de dememek lazım çünkü yakışmıyor .
ATATÜRK TABLOSUNU İNDİREN VALİ OLUR MU ? BURASI MUZ CUMHURİYETİ Mİ ?
Ekrem bey, mazbatasını alınca makam odasında Atamızın resminin olmadığını görünce, şahsına ait olan Atatürk'ümüzün bir köylü ile görüşme anını resmi makam odasına astırır . 18 gün sonra YSK mazbatasını iptal eder. Seçim tekrarın kararı tarihini açıklar. Koskoca İstanbul Belediye Başkanlığı makamı boş kalacak değil ya! Bunun üzerine Partili Cumhurbaşkanı İstanbul valisini yenilenecek seçime kadar görevlendirir .
İstanbul valisi belediyede göreve başlar başlamaz
E. İmamoğlu'nun makam odasına astırdığı Atamızın bir köylü ile birlikte çizilen resmini duvardan indirir .
Adamdaki cesarete bakınız! Aymazlığa bakınız!
M. Kemal Atatürk'ümüzün kurtardığı ve sonra üzerine Türkiye Cumhuriyetini Devletini inşa ettiği ülkemizde bu edepsizliği yapabiliyor .
Atatürk olmasaydı belki kendi de olmayacaktı. Oturduğu Devletin valilik makamı ve Belediye başkanlığı makamı da olmayacaktı !
Bu zat hala vali! Kimse hesabını sormuyor. Gerçi "balık baştan kokar" derler. Başımızdaki yöneticiler Atatürk düşmanı ki , rahatsızlık duymuyorlar .
Bu mesele önemlidir. İstanbul valisi o makamı terk edene kadar gündemde tutulmalıdır .!
Erdoğan ve Ak parti yol ayrımındadır. Ya herkesin cumhurbaşkanı ve iktidarı olacaklar bunun yolu bellidir.
Ya da bildiklerini okumaya devam edip, yıllardır yaptıkları kirli ve bölücü dili kullanmaya devam edecekler .
Yine milletin değerlerine ve kutsallarına saldırmayı sürdürecekler .
Ben aklı selimin tercih olmasını isterim ülkem için milletim için.
Ancak ümitkar da değilim .
Son söz: Genel Başkanımız Meral Akşener hanımın dünkü grup toplantısındaki konuşmasını iki gazete manşette vermiş:
"BEKA BEKA DEDİLER TAKAYA BİNİP İMRALI'YA GİTTİLER ." ( Sözcü )
"HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK "
Türkiye İyi Olacak . İYİ..!
