Kim ne derse desin;
İnanıyorsanız, inandığınızı söyleyin, söyleyin ki içinizde kalmasın. Sakın ama sakın eyyam yapmayın, yapmayın ki her zaman bir ukdeniz olmasın.
Kendinize güvenin, yanlış yaptığınıza inandığınızda yanlışınızı kabullenin kırdıysanız bu yüzden birini mutlaka özür dileyin, dileyin ki günaha girmeyesiniz.
Özür dilemek küçülmek değildir, unutmayın. Aksine büyüdüğünüz ve erdeme ulaştığınız, andır. Sizi kıranlardan biri size el uzattığında asla geri çevirmeyin, çevirmeyin ki Allah ta, uzattığınız elinizi geri çeviremesin. Affetmek büyüklüğün şanındandır, asla geri adım atmış olduğunuzu düşünmeyin. İnsanlık ve inancınızın, gereği affetmektir ve bu sevaptır.
Affetmek bir, erdemdir.
Karamsar olsanız da asla umutlarınızı yitirmeyin, çıkın, dolaşın, sevin, ağlayın, boş arazide dilediğinizce seslenin, bağırın, çağırın, içinizde kalmasın. Çünkü, içinizde kaldıkça büyür, büyür ki birde kök salar sonra birde bakarsınız ki bir yerde patlamışsınız en sevdiğinizi kırmışsınız, farkında değilsiniz.
Üzülürsünüz o zaman.
Evet, üzülürsünüz, öyle üzülürsünüz ki asla kırdığınız kişiyi ikna edemezsiniz ve dert olur içinize lav gibi, kor ateş gibi yanarda yanar, hep hayıflanırsınız bir türlü unutamazsınız.
Hayatta ki her duyguyu tatmaktan kaçınmayın, aşık olun ama körü körüne değil, gerçekten size kıymet verene tabi. Sevmeseniz de, sizi sevdiğine inandığınıza siz yine de saygı duyun.
Asla seviyorum demekten çekinmeyin sevdiklerinize.
Her zaman özü, sözü doğru biri olun ama her doğruyu, her yerde söylenmeyeceğini, bilin ve asla kimseyi açık sözlülük diyerek bu nedenle kırmayın.
. Açık sözlü ol ama asla hatır kırma.
Sevginizi abartmayın, kendinize de haksızlık yapmayın.
Babanızdan, ananızdan asla, ama asla nefret duymayın, dolayısı ile hiç kimseden de, nefret duymayın. Unutmayın ki Anne ve babanız sizi her zaman seviyordur kesinlikle, bunu da unutmayın. Anne ve babanız yaşıyorlarsa onları mutlu etmeyi ihmal etmeyin yaşamıyorlar ise onlara dua edin, edin ki size de, evlatlarınız dua etsinler.
Yarın her şey geç olacağını aklınızdan çıkarmayın, çıkarmayın ki sevdiklerinize de her fırsatta sevdiğinizi söyleyesiniz. Yarın söylerim, o bir gün söylerim derken yarın çok geç olabilir. Hayatınızın geçmişine takılıp kalmayın, daima yarınlarınıza bakın. Hayallerinizi canlı tutun, hayallerinizden asla vaz geçmeyin. Unutmayın, psikolojide ‘’Öğretilmiş çaresizlik’’ diye bir gerçek vardır. Bu nedenle bilinen o ki, önce inancınızı elinizden alıp, hayallerinize ket vururlar, sonra sizin durumunuzu değiştirmeye gücünüzün olmadığına ikna ederler. Oysa ki, unutmayın ki her şey hayal ve inanmakla başlar.
Kimseleri her ne olursa olsun asla, ama asla küçümsemeyin, tevazu sahibi olmak bir erdemdir çünkü.
Asla hak yemeyin, hukukun dışına çıkmayın, hakkınız olmayanı size sunduklarında ret edin, edin ki öte dünyada hesap vermeniz, kolay olsun.
Sizi eleştirenlerin, eleştirilerine kulak verin, hemen karşısına başka bir bahane sürerek sizde eleştiriyle cevap vermeyin. Her eleştiriye kulak asmayın ama çıkarılacak ders var mı? Bir akıl süzgecinizden geçirin. Anlatmak istemeyeni asla konuşmaya zorlamayın, bırakın zamanı gelince o anlatacaktır. Ama zorladıysan sonuna kadar suhuletle dinleyeceksin, haklı olduğu yerde hakkını teslim edeceksin. Asla anlattıklarından dolayı suçlamayacaksın. Suçlayacaksan bile ‘’Haklısın ancak, şu, şu hususlarda haksızlığını’’ anlayış içinde belirtmeyi yeğleyeceksin. Unutma ki sana anlatmak isteyen kişi o an sevgi ister, şefkat ister, güven ister, biraz da haklılığının tescilini ister.
Borcunuza sadık olun, asla çalmayın, çırpmayın, rüşvet yemeyin. Hakkınız olmayan bir şeyi asla kabul etmeyin. Çalana, çırpana bilhassa Devlet malını götürenlere asla gücünüzün yettiğince meydan vermeyin, sesinizi yükseltin haklı olduğunuz her zamanda asla pusmayın. Çocuklarınıza haram lokma yedirmeyin, yedirenlere asla saygı duymayın. Çocuğu olmayanın yanında çocuklarınızdan, varlığı olmayanın yanında varlığınızdan bahsetmekten kaçının. Asla böbürlenip bu konularda kendinizi çocuklarınızı ve varlığınızı övmeyin.
Unutmayın ki Dünya malı dünyada kalır, kefenin cebi yoktur ve kimse öldüğünde yanında bu dünyadan mal, mülk veya başka bir şey götürdüğü görülmemiştir. Görülmesi de mümkün değildir asla aklınızdan çıkarmayın.
Davet edildiğiniz yere mutlaka gitmeye çalışın, ama davet edilmediğiniz yere asla ama asla gitmeyin. Her zaman kendinize güvenin. Unutmayın ki hiç kimse sizden üstün değildir.
Veren Allah, alan da Allah tır, kadere iman ediyorsan bu kaderimdir demesini bileceksin ve asla kadere iman’ı unutmayın. Türk Milletine, Bayrağına ve namusuna her zaman sahip çıkıp dininizin gereğini elinizden geldiğince yapın. Teferruatlara takılmayın, esasları yerine getirin. Dinimizin temeli hak ve adalettir bundan şaşmayın. Size adil davranmamışlara bile siz adaletli olun.
Siyaseten de ahlaklı olun, taraftarı olduğunuz siyaset yanlış yapıyorsa, hak yiyip hakkı savunmuyorsa, haklı konuşmuyorsa, siyasi rakibine siyaset için çamur atıyor ise asla buna iştirak etmeyin. Unutmayın Siyaset ahlaklı yapılmıyorsa o siyasetin ahlaksızlığına da ortak olursunuz. Unutmayın haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
İşte iyi insan olmak, Müslüman olmak, Milliyetçi, Vatan sever olmak, budur.
Gerisi teferruattır lütfen unutmayın.
