Kamu kurumlarında yapılan atamalarda artık hülle yolu sıkça kullanılmaktadır. Daha doğrusu muvazaalı olarak, yapılan işlemler sonucu gerçekleştirilen, atamaları kastediyorum elbette.
Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 59, 60,61. Madde kapsamında yapılan atamaların haddi hesabı olmadığı gibi, liyakatin de göz ardı edildiği bir gerçek. Kaldı ki İstisnai memurluk ile ilgili maddelere göre yapılan atamaların yine de bir dayanağı olsa da, bana göre uygulamaların birer birer incelenmesinde görülecektir ki, Anayasanın eşitlik ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini düşünüyorum.
İstisnai memurluğu ile ilgili yolun nasıl ve ne şekilde kullanıldığını Sözcü yazarı Sayın Saygı Öztürk köşesinde gayet güzel anlatmıştı.
İstisnai memurlukları bir kenara bırakacak olursak asıl vicdanları yaralayan muvazaalı olarak yapılan işlemler sonucu gerçekleştirilen atamalardır. Bakın işe alımlar filan demiyorum, o konuda bir çok şikayet ve sızlanmalar almıyor değilim.
Görevde yükselme genel yönetmeliği, delik deşik edilmiş, kurumlarda görevde yükselme sınavını bekleyerek terfi etmek isteyen insanlar dururken, yapılan muvazaalı işlemler sonucu, sınava tabi kadrolara atanabilmek için bekleyen insanların önüne geçilerek sınavsız şef kadrosundan veya uzman kadrosundan müdürlük kadrolarına atama yapıldığı gibi, bazı kurumlarda, günü birlik görevlendirmeler yapılarak sabah müdür gittiği ilden dönüşünde daha üst görevlere atanmaları ve daha sonra başarısız olarak nitelendirilerek görevden alınmalarının nasıl bir travma oluşturduğunu anlatmak mümkün değildir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18.03.2009, 2007/5472 Esas, ilgili Kanun/Madde 2009/5171 Karar ve 5237 sayılı TCK/257 göre muvazaalı yapılan işlem sonucunda gerçekleştirilen atamaların yapan yetkililerin Görevini Kötüye kullanmış olduklarına karar vermiştir. Bu Yargı kararının emsal teşkil etmesi gerekir diye düşünüyorum. Aksi halde hukuk devletinden bahsetmemiz mümkün değildir.
Bahse konu karar da;
ÖZET Olarak.
Danışıklı (muvazaalı) işlemleri sonucu ataması yapılan görevlilere haksız kazanç sağlayan ve eğitim ve sınava katılarak başarılı oldukları için atama bekleyen kişilerin mağduriyetine yol açan eylemlerinde atılı suçun oluştuğu gözetilmeden, yasal olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, yasaya aykırı olduğu,
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre, temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından davanın esasına bakıldığı, vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenlerin yerinde görülmediği,
…………..Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde görevli olan sanıkların, Y. Ş, A. in ve H. İ..'in …….müdürlüğü ve şube müdürlüğüne atanabilmek için gerekli görevde yükselme eğitim ve sınavında başarılı olma koşulunu öngören Devlet Memurlarının Görevde Yükselme Esaslarına Dair Yönetmeliğin 2 ve 11 .maddeleri ile ………. Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme Yönetmeliğinin …ve ….. maddeleri hükümlerini ‘’etkisiz kılmaya yönelik olarak’’, bu koşullara tabi olmayan üst görev niteliğindeki il müdür yardımcılığına atamalarını yaptıktan sonra bu görevde ‘’hizmetlerinden yararlanılmadan, kısa süre sonra sınav koşulu olan’’ ast görev niteliğindeki ilçe müdürlüğü ve şube müdürlüğüne atanmaları biçimindeki danışıklı (muvazaalı) işlemleri sonucu ataması yapılan bu görevlilere haksız kazanç sağlayan ve eğitim ve sınava katılarak başarılı oldukları için atama bekleyen kişilerin mağduriyetine yol açan eylemlerinde ‘’atılı suçun oluştuğu gözetilmeden’’ yasal olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,
Yasaya aykırı ve katılan ……..Bakanlığı vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğ namedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 18.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.
Şimdi bu yargı kararına göre muvazaalı işlem sonucu yapılan atamalardan sorumlu yöneticilerin ‘’Görevi Kötüye Kullanmaktan’’ yargılanmaları gerekir diye düşünenlerdenim.
Kim nasıl ve ne şekilde muvazaalı işlem sonucu atandığını bildiği gibi bu ve buna benzer atamayı hiyerarşik bir şekilde ortak akılla gerçekleştirenler de kendilerini muhakkak Bilmektedirler.
Vicdanları yaralayan bu ve benzeri işlemlere artık yer verilmemesi gerektiğinin, kurumlara, Cumhurbaşkanlığının dur demesini temenni etmekten başka söyleyecek bir sözümüz yok elbet.
Herkese hayırlı haftalar diliyorum.
