Değerli dostlar öyle garip şeyler yaşıyoruz ki akıl alır gibi değil. Ekonomimizin SOS verdiği bir dönemde seçim konuşurken ülkemiz 11 ilin etkilendiği bir deprem ile karşı karşıya kaldık. Bugün itibariyle 39 bin ölü ki bu sayı maalesef ki, maalesef 100 bini aşacak gibi görünüyor.
Değerli dostlar pandemi döneminde 5 Nisan 2020 tarihli köşe yazımda felakette siyaset olmaz diye yazmıştım, lakin bugün çok büyük felaket karşısında yine siyaset yapıldığı gibi, Deniz Baykal’ın Cenaze töreninde yani cenazede bile siyasetin yapıldığını üzülerek gördük. Liderlerin tokalaşmayı bırakın selamlaşması bile olmaması çok acı bir durum bana göre.
Türk milleti bir ve beraberlik için de iken devletin zirvesinde siyaset ağırlığını gösterdi. CHP li belediyelerinin yine, pandemide olduğu gibi engellenmesini anlamak mümkün değil. Diğer taraftan, Türkiye tek yürek diye yardım kampanyası ayrı bir kepazelik haline geldi. Toplanan 115 milyar liranın 85 milyarı merkez bankası ve diğer kamu bankaları ile kamu kuruluşların bağışı damgasını vurdu.
85 milyon nüfustan 13 milyonu zaten depremzede, bu gün itibariyle 39 bin ölen vatandaş dahil 85 milyona böldüğümüzde ölenlerimiz ve depremzede olanların kişi başına bin tele bağış yapılmış olduğunu görmezden gelemeyiz. Bu nasıl bir bağış bu nasıl bir mantık anlamış değilim.
Bütün bu felaket karşısında, hop dedi Bülent Arınç denen zat seçimler ertelenmeli diyor ve anayasanın ayet hükmünde olmadığını söylüyor. Bu zatın neyi nasıl Eyüp büktüğünü bilmesem masumane bir beyanat derdim. Geçmişi zikzaklarla dolu bu zat bir de hukukçu olarak "savaş" hariç seçimler ertelenemez maddesini yok saymasını anlamak mümkün değil. Parlamento işlemez hale geldiğinde ses çıkarmayan birinin parlamentoya güya gereken değeri vererek seçim ertelemeyi anayasa hükmünü getirebilir derken haklı bir söz söylemişken, verdiği mülakatta meclisi de baypas ederek YSK nın yetkisinde olmayan yetkiyi Anayasanın ilgili maddesini eyip bükerek YSK ya işaret etmek suretiyle anayasaya aykırılığı savunması ne hukukçu kimliğine ne de yapmış olduğu TBMM Başkanlığına yakışmamaktır.
Seçim ertelenecekse muhalefet ile iş birliği yaparak Anayasaya bir geçici madde ekleyerek yapılabilir aksi halde seçimin ertelenmesi anayasa ihlali olur. Gerçi bir çok anayasa ihlali işlendi ki yine işlense itiraz merci yok zaten. Olağanüstü halde referanduma gidildi mi gidildi, seçim günü saat 16:00 dan sonra mühürsüz iki buçuk milyon oy seçim yasasına rağmen geçerli sayıldı mı sayıldı, İstanbul yerel seçimlerde ilk okul çocuğunun bile böyle bir şey olmaz denilen durmda, bir zarftan üç pusulayı geçerli sayıp bir pusulayı iptal ederek İstanbul seçimleri tekrarlandı mı, tekrarlandı.
Değerli dostlar Anayasanın 101. Maddesi açık olduğu halde çiğneniyormu bana göre çiğnenmek üzere. Velhasıl kelam Anayasayı bir kez delmekle bir şey olmaz diyerek Anayasayı delen Özal bunun hesabını vermediyse o tarihten bu güne kimseden hesap soramayacak halde bir ülkedeyiz. Düzeltecek o kadar çok şey var ki hangisini yazayım.
Deveye sormuşlar boynun neden eğri, demişki nerem doğru ki?
Herkese hayırlı haftalar dilerken depremde vefat edenlere rahmet, yaralılara şifa, yaşayanlara sabır ve kolaylıklar diliyorum.
