Recai Irmak


ON İKİ EYLÜL

Türkiye Büyük Meclisinin kapatılması, üzerinden tam 40 yıl geçti.


Değerli dostlar bugün 11 Eylül 2022, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü gerçekleştirdiği askeri müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alınması, Türkiye Büyük Meclisinin kapatılması, üzerinden tam 40 yıl geçti.

Yaklaşık dokuz yıl süren bu askeri dönemde partiler kapatıldı, parti liderleri önce göz altına alındı ve ardından yargılandılar.

1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası rafa kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askeri dönem başlamış oldu.

İki kutuplu dünyada Soğuk Savaş’ın son yıllarında Orta Doğu ve Asya’da hakimiyetini sağlamlaştırmanın yollarını arayan ABD bir yandan da Sovyetlere karşı ‘’Yeşil Kuşak’ projesi yürütüyordu. Afganistan’da Sovyet işgaline karşı savaşan mücahit gerillaları desteklerken, Pakistan ve İran’da dini rejimlerin yerleşmesini açık bir şekilde istiyordu.

  Bütün bu gelişmeler Dünyada yaşanırken,  Türkiye’de 12 Eylül 1980 tarihinde askeri  darbe oldu. Türkiye’nin politik, ekonomik ve sosyal ahvalinin oldukça sorunlu olduğu darbe öncesi yaşanan gelişmeler adeta darbeye giden yolu adım adım hazırlamıştı. 1974 yılında ABD  nin politikalarına karşı olan  Ecevit ve Erbakan koalisyonunun Kıbrıs barış harekatını yapması ve bugün ki KKTC nin yolunu açması, Türkiye’ye ağır ekonomik ambargonun başlatılması ile sonuçlandığını da hatırlatmak isterim.

Değerli dostlar bu bir tiyatro filan değildi, emir komuta zinciri içerisinde yapılmış bir darbeydi elbet.

Kuzey Kıbrıs’ı işgalden kurtaran Türkiye’de Türk lirası aşırı değer kaybetti enflasyon % 100’e çıktı. Birçok ihtiyaç ürünleri karaborsaya düştü.

Bir taraftan,  Türkiye’nin Sovyetlerle entegrasyonunu savunan sol örgütler, diğer yandan buna engel olmak istediğini söyleyen milliyetçiler arasında sol-sağ çatışmaları olduğu gibi, Üniversiteler, liseler, sendikalar, devlet daireleri, hatta sokaklar, fraksiyonlar arasında bir nevi bölünmüştü.

Bütün bunların koalisyon ile yönetilmenin bir sonucu görülse de asıl sebep politikacıların politikayı ülke yararına, Milletin saadetine yönelik değil kendi bekaları üzerine yaptıklarından dolayı olduğunu düşünenlerdenim. Bugün bile koalisyon söz konusu değil mi? Daha önce seçimden sonra koalisyonlar kurulurdu, şimdi de seçim öncesi koalisyonlar söz konusu olduğunu gözden kaçırıyoruz. Kaldı ki şimdiki rejimde seçilmiş hükumet yok, bir tek adam rejimine döndüğümüzü de unutmamak gerekir.

TSK'nın emir, komuta zinciri içinde yaptığı 12 EYLÜL,  darbesinin en önemli gerekçesi, anarşi olduğu gibi,  Türkiye Büyük Millet Meclisinin,  22 Mart 1980'de ilk turunu yaptığı Cumhurbaşkanlığı seçimini, 114 tur oylama yaptığı halde darbe gününe kadar sonuçlandıramamasının da etkili olduğu, bu  süreçte  MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak, Gazeteci Abdi İpekçi, DİSK ve Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler, Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul, Eski Başbakanlardan  Nihat Erim, CHP İstanbul Milletvekili Abdurrahman Köksaloğlu, Adalet Partisi İstanbul Milletvekili İlhan Egemen Darendelioğlu gibi siyasi cinayetler TSK nın  müdahalesine gerekçe olurken, 6 Eylül'de Konya'da düzenlenen "Kudüs Mitingi" de darbe yönetimi tarafından "şeriatçı girişim" olarak gösterilmiş ve darbe gerekçesi bu şekilde sunulmuştur.

1977'de Taksim'de yüzbinlerce kişinin 1 Mayıs kutlamasına The Marmara Oteli'nden sıkılan kurşunlar, 1978 Yılının Aralık ayında Kahramanmaraş'ta ve 1980 yılında Çorum'da gerçekleştirilen katliam devam ederken bu olaylara duyarsız kalınmıştır.

Maraş olayları sonrasında alınan, Sıkıyönetim kararı bu olayların darbenin gerekçesine zemin hazırlayan bu amaca ulaştığının bir göstergesidir.  26 Aralık’a kadar süren saldırılarda resmi rakamlara göre 105 kişinin,  öldüğü ve yüzlerce kişinin yaralandığını unutmamak gerekir. Bütün bunlar darbeci generallerin gerekçeleri olarak tarihe geçmiştir.

Bu durumda,  Afganistan ve İran'da sorun yaşayan ABD ve NATO'nun Türkiye'yi de kaybetmekten korktuğu ve darbeye her türlü desteği verdiğini unutmamak gerekir.  Dönemin ABD Başkanı Carter'a Ankara'daki Amerikan diplomatik kaynaklarından geçilen "Bizim çocuklar başardı" cümlesi Kenan Evren ve arkadaşlarından böyle bir darbenin,  beklendiğini ortaya koyduğu bir gerçekti. Her ne kadar ‘’bizim çocuklar’’ deyiminin darbeci generaller için kullanıldığı söylense de ABD hiçbir zaman kendisi dışında kimseye çocuklar demediğini de biliyoruz. ‘’Bizim çocuklar’’ derken aslında kendi çocuklarını kastettiğini düşünüyorum.

Kod adı "Bayrak Harekatı" olan darbe, ilk olarak bütün ordu komutanlarına gönderilen emirle 11 Temmuz saat 04:00'te hayata geçirilmek istendi ancak 2 Temmuz'da Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin güvenoyu almasıyla darbenin ertelendiği ile ilgili tevatürler de söz konusu olmakla birlikte, aynı plan ve  aynı isimle 12 Eylül sabaha karşı uygulamaya konulmuştur.

            Diliyoruz ve umuyoruz ki, siyasi tıkanıklıkların demokrasi içinde çözülmesi ve siyasetçilerin kendi bekaları ve mutlulukları ile ihtirasları için kamplaştırmadan Milletin birlik ve bütünlüğünü bozmadan yine Ülke ve Milletin menfaatleri için mücadele etsinler.

            En iyi darbe en kötü demokrasiden asla iyi değildir.

  • BIST 100

    9915,62%2,05
  • DOLAR

    32,42% -0,15
  • EURO

    34,65% -0,66
  • GRAM ALTIN

    2439,28% 0,14
  • Ç. ALTIN

    3999,24% 0,19
  • Cumartesi 25.1 ° / 9.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 25.1 ° / 9.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 26 ° / 12.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı

Ankara

27.04.2024

  • İMSAK 04:12
  • GÜNEŞ 05:47
  • ÖĞLE 12:51
  • İKİNDİ 16:39
  • AKŞAM 19:46
  • YATSI 21:14