Hani bir viyadük, köprü veya tünel´ e girerken şöyle bir tabela ile karşılaşırız, ‘´Tunelden önce son çıkış´ yani tünel´e girmemek için bir tali yol vardır bu tali yoldan çıkış son şanstır. Bu çıkışı kaçırdığınızda iş işten geçmiştir ve geriye dönüş mümkün değildir. Gerçi karayolunda nihayet bir çıkış olur ama, ülkenin geleceği için girilecek ve sonu görünmeyen tünelden asla dönüş söz konusu olmayacaktır.
Bu nedenle 24 Haziran Başkanlık ve Milletvekilliği seçimini Milletin Tünel den önceki son çıkış olarak görüyorum. Partili başkanlık sisteminin daha tam olarak uygulanmadığında nasıl bir sonuç verdiğini hepimiz gördük ve nasıl bir rejim değişikliğine doğru gittiğinin belki farkına vardık ama henüz bizi götüreceği son noktayı göremediğimiz de ortada.
Parti başkanı Cumhur başkanının tarafsız olamayacağı, herkesin Cumhurbaşkanı bir parti liderinin olmasının kabul görmediği aşikar. Bir parti lideri hem kendi partisine liderlik edecek hem de bütün kesimleri temsil etmesinin mümkün olamayacağını 2016 yılı referandumundan sonra açık ve seçik gördük.
Bu seçim, yaşanılan tecrübelerin muhasebesinin yapılması gereken bir seçim, bu seçim FETÖ ve FETÖ nün kriptoları ile mücadele edilmesine yol açacak bir seçim, bu seçim adaletin hak ve hukukun tesis edilmesine meydan verecek bir fırsat seçimi, bu seçim yolsuzluklara son verilmesi için dur denilecek bir seçim, bu seçim demokrasinin, özgürlüğün ve ülkenin bekasını bu duruma düşürenlerden hesap sorulması gereken bir seçim, bu seçim PKK, PYD/YPG e ile işbirliği yapanlara dur denilecek bir siyasete tamam denilmesi seçimi, bu seçim çürümüş bürokrasiye, tetikçi denetimlere, iş bilmez bürokratların yükselmesine, liyakatsiz yandaşların kadrolaşmalarına son verilerek liyakatin, hak ve hukukun, adaletin tesis edilmesine yol açacak seçimdir.
Ülkede insanların karpuz gibi ortadan ikiye ayrılmışçasına, düşmanca ve haksızca muhalefet edenlerin hıyanetle suçlandığı ve kendisi gibi düşünmeyen her ferdin ayrıştırılarak fikir ve özgürlüklere saygı duyulmadıkça asla ülkemiz durulmayacaktır. Savaşta, barışta, acı ve kıvançta bir ve bütün olmak zorundayız. Saygıyı önce rakiplerimize sonra kendimize duymayı öğrenmedikçe asla iflah olmayacağımız açık ve seçik ortadadır.
O hal şartlarında referandum ve seçim asla kabul edebilecek bir durum değildir. İster özgürlükler kısıtlansın veya kısıtlanmasın. Neticede hiçbir demokratın kabul edebileceği bir durum asla olamaz.
Bu nedenle, Parlamenter sisteme geçilmesi, parlamenter sistemde yaşadığımız tecrübelerden yola çıkarak, kuvvetler ayrılığının hiç kimsenin gücünün yetmeyeceği şekilde yeniden düzenlenerek günün şartlarına göre değil, ilelebet Devleti ayakta tutacak bir hale getirilmesi, hukuk´un üstünlüğünün sağlanması, yolsuzluk ve hırsızlığa son verilmesi ve gerektiğinde artık kimsenin tekeline olmayacak yargının tesisi, TSK nın birilerinin değil Türk Milletinin ordusu olmasının tesisi için 24 Haziran seçimlerinin Ülkenin girmekte olduğu belirsiz tünel´den önceki son çıkış olduğunu düşünüyorum.
Herkes, geçmiş 16 yılı ve bu sürede yaşananları unutmadan ve ihmal etmeden sandık başına gitmelidir. Daha önce Muhalefeti yok sayarak tüm uyarılara rağmen yetmez ama Evet denilerek ülkenin Yargısını, Emniyet Teşkilatını, TSK yı FETÖ cü teröristlere teslim edildiğini, 16 Nisan referandumunda ülkenin ikbalini bir tek parti ve parti liderine teslim edildiği gerçeğini değerlendir ve bunları hak etmediğini düşünüyorsan sandığa üşenmeden gidiniz ve vicdanınızın sesine göre oy´unuzu mutlaka kullanın
