Toplantı Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Yavuz tarafından açıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından gündem okunarak toplantıya geçildi. İlk konuşmayı Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz yaptı. Genel Başkan Öz sözlerine aziz şehitleimizi anarak başladı.
TÜRK MİLLETİ ÖRNEK BİR DEMOKRASİ SINAVI VERDİ
Genel Başkan Öz konuşmasının başında 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi hakkında değerlendirmeler yaptı. Türk Ocakları Genel Merkezi´nin darbe girişimi sırasında ilk tepki veren sivil toplum kuruluşlarından biri olduğunu ifade eden Öz, "Bu darbe girişimi süresince meşruiyeti ve millî iradeyi savunan sivil-asker devlet büyükleri ve milletvekillerimiz, örnek bir demokrasi sınavı vermişlerdir." dedi. Genel Başkan Öz, darbe girişimi sonrasında devletin yeniden toparlanması sürecinde yaşananlara vurgu yaparak, yöneticileri en başından beri itidalli akıllı ve bilgiye dayanarak hareket etmeye çağırdıklarını belirtti. Genel Başkan Öz, devletimizi yönetenlere yönelik yaptıkları uyarı ve önerileri madde madde özetleyerek okudu.
"Türkiye´nin 1990´lardan beri içine sokulduğu kimlik ve hayat tarzı tartışmalarının yol açtığı kutuplaşma ikliminin devamından başka bir şeye yaramayan, daha doğrusu Türkiye´nin birliğinin altını oymak isteyenlerin emellerine hizmet eden sahte gündemlerle uğraşıp duruyoruz" diyen Genel Başkan Öz, Türk ve İslam alemine liderlik edecek tek milletin Türk milleti olduğunu ve bunun için birlik olunması gerektiğini ifade etti.
İDEOLOJİK TAKINTILARA SON VERİLMELİ
“Çözüm süreci/Barış süreci” sayıklamaları döneminde de uyardık: Bu coğrafya için 1990´lardan bugüne uzanan bir yeniden tasarım planını dikkate almadan adım atılamaz. Şimdi duvara tosladık ve işi düzeltmeye çalışıyoruz. Ama hâlâ kafası net olmayan, geçmiş ideolojik takıntılarını devam ettiren söylem sahiplerine kulak vererek bunu yapamayız." diyen Genel Başkan Öz, "İdeolojik takıntıları bir yana bırakacağız; bu topraklarda, Müslüman Türk kimliğimizle bağımsız devletimizin bekası meselesine odaklanacağız." diyerek ideolojik saplantıları bir kenara bırakmayı de devletin bekası için çalışmayı önerdi.
ORTADOĞU´DA ÖNCELİĞİMİZ TÜRKMENLER OLMALI
Ortadoğu´daki gelişmeleri değerlendiren Genel Başkan Öz, Irak ve Suriye´de Türkiye´nin birinci önceliği Türkmenlerdir dedi. "Türkmenler başta olmak üzere Halepliler, Rusya ve Esed zulmüne kurban edilmemelidir. ÖSO denilen yapıya fazlaca bel bağlamadan ana omurgasını Türkmenlerin oluşturacağı bir direniş gücü desteklenmelidir" diyen Öz, Türk Ocaklarının Türkmenlere yönelik yardım, bilgilendirme ve raporlama çalışmalarından bahsetti.
PARLAMENTER DEMOKRASİDEN YANAYIZ, CUMHURBAŞKANINI YENİDEN TBMM SEÇMELİ
Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Genel Başkan Öz, burada çok net ifadeler kullandı. Ortada fiili bir başkanlık sistemi var diyen Öz, parlamenter demokrasiden yana olduklarını ve cumhurbaşkanlığı seçiminin yeniden meclis tarafından yapılması gerektiğini düşündüklerini söyledi.
Türk Ocakları çalışma ve faaliyetleri hakkında kısa bir değerlendirme yapan Genel Başkan Öz, konuşmasını böylece sonlandırdı.
Genel Başkan Öz´ün ardından oturumlara geçildi. İlk oturumda şube başkanlarının ülke ve dünya gündemine dair değerlendirmeleri üzerine tartışıldı. Yemek arasından sonra Türk Ocakları´nın teşkilat meseleleri, Türk Ocakları Akademisi çalışmaları, eğitim ve sosyal faaliyet çalışmaları değerlendirildi. Yapılabilecek projeler üzerine fikir yürütüldü.
Son oturumda ise yapılan değerlendirmelerin ardından aşağıdkai sonuç bildirgesi hazırlanarak kabul edildi:
TÜRK OCAKLARI ŞUBE BAŞKANLARI İSTİŞARE TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
"Genel Merkez Yönetimi ve Türk Ocakları Şube Başkanları, 15 Ekim 2016 tarihinde Ankara´da toplanarak ülke ve dünya gündemi ile ilgili konuları, Fırat Kalkanı Harekâtı´nı ve Musul Operasyonu´nu görüşmüş; aşağıdaki hususları kamuoyu ile paylaşmayı kararlaştırmıştır:
1. Türk Ocakları; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milletinin 15 Temmuz 2016´da maruz kaldığı hain darbe girişimi karşısında, devletin ve demokrasinin yanında kararlı bir tavır sergilemiştir.
2. 1990´lardan beri Türk-İslam Coğrafyasına yönelik olarak yeniden tanzim planlarının gerçekleştirilmesi gayretlerinin bir aşamasında ortaya çıkan, Türk Devleti ve Türk Ordusu´nun zayıflatılmasını amaçlayan bu girişim, Türk milletinin yekvücut olmasıyla akamete uğratılmıştır.
3. Darbe sonrasında oluşan millî mutabakat ve millî birlik ruhu, milletimizde büyük ferahlama meydana getirmiştir. Bu ruhu zaafa uğratacak eylem ve söylemlerden kaçınılması, bekamız açısından hayati önem taşımaktadır.
4. Devlet kurumlarının uğradığı tahribatın düzeltilmesi çalışmalarında, konunun uzmanı kişi ve kuruluşların görüşleri alınmalı; devletimizin kuruluş felsefesi, gelenek ve teamülleri çerçevesinde hareket edilmelidir.
5. Görevden alma ve işten çıkarmalarda hukuk devletinin gereklerine uyulmalı, ileride telafisi imkânsız sosyal problemlerin doğmasına sebebiyet verilmemelidir.
6. Suriye ve Irak´taki gelişmelerde, başta Türkmenlerin varlığı olmak üzere Türk Devletinin bekası dikkate alınarak inisiyatif kullanılmalıdır. Bizi etkisiz kılma adımlarına karşı, millî beka ve menfaatlerimizi esas alan bir siyaset ustalıkla izlenmelidir. PYD-YPG ihanet koridoruna kesinlikle izin verilmemelidir.
7. Fırat´ın doğusu da en az batısı kadar önemlidir. Burası, Suriye nüfusunda bir değer ifade etmeyen nüfusa terk edilemez. Bu bakımdan Sayın Başbakan´ın “Gerekirse Fırat´ın doğusuna da müdahale ederiz.” sözlerini destekliyoruz.
8. PKK´ya karşı verilen kararlı mücadelenin, FETÖ´ye yapıldığı gibi bütün alanlarda derinleştirilerek sürdürülmesini talep ediyoruz.
9. Emperyalist güçlerin ülkemiz üzerindeki planlarını gerçekleştirmek için son hamlelerini yaptığı bu günlerde, sistem tartışmaları ile yeni iç çatışmalara sebebiyet verilmemeli; böyle bir tartışmanın zaruret olması hâlinde ise her meseleyi istişare ve uzlaşma kültürü çerçevesinde müzakere etmeliyiz. Millî devlet, üniter yapı ve kuvvetler ayrılığını teminat altına alarak demokratik cumhuriyeti güçlendirmeliyiz.
10. Devlet yönetiminin temel ilkesi olan adalete riayet edilmesi, mevki ve makamlara atamalarda liyakatin esas alınması şarttır. Grup, vakıf, cemaat ve tarikat mensubiyetleri, hiçbir şekilde avantaj teşkil etmemelidir.
11. Türkiye´nin tarihindeki en kritik dönemlerin birinden geçmekteyiz. Devletin bütün kurumları ve topyekûn millet olarak bu sürecin hassasiyetine uygun bir şekilde, yeni bir mutabakatla birlik ruhunu korumalıyız. Unutmayalım ki, Türk-İslam coğrafyasının kurtuluşu, Türk milletinin güçlü olmasına ve devletimizin bekasına bağlıdır.
Allah yâr ve yardımcımız olsun."
Toplantı yapılan istişare ve yenilen akşam yemeğinin ardından sona erdi.
Ankara
24.11.2024