“İyilik: Paylaşıldıkça Artan Değer” başlıklı hutbesinde Erbaş, iyiliğin yaratılışın temel gayesi olduğunu vurgulayarak, “Yaşadığımız hayat bir iyilik yolculuğudur. İnsan, bu dünyaya inanmak ve iyi işler yapmak için gelen bir yolcudur” dedi. Kötü, yanlış, çirkin ve zararlı işlerden kaçınmanın ve bunlara engel olmanın insanın en temel görevi olduğunu söyleyen Erbaş, “İyilik, insanı insan kılan değerlerin tamamıdır. İyi bir kul, iyi bir evlat, iyi birer anne-baba, iyi bir komşu, iyi bir dost, kısaca iyi bir insan olmak dinimizin bizlerde görmek istediği en mühim özelliktir” diye konuştu.
İyiliğin güzel ahlak, erdem ve fazilet olduğuna işaret eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, şöyle devam etti:
“İyilik, bazen bir tebessüm ve kucaklama, tatlı bir söz ve güler yüzdür. İyilik yalnıza arkadaş, yorguna dayanak, garibe sığınak olmaktır. Mülteciyi bağrına basmak, yetime kol kanat germek, yaşlının elinden tutmaktır. İyilik duadır, niyazdır, selamdır. Sıkıntılı bir anda âminlere açılan bir çift eldir iyilik. İyilik bir defasında ağaç dikmek, öbür defasında aç kalan bir hayvanı doyurmaktır. Komşuya götürülen bir kap yemek, yol sorana yolunu tarif etmektir.”
Erbaş, Cuma namazının ardından ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Yönetim Kurulu ve meclis üyeleriyle bir toplantı gerçekleştirdi. Ticaretin, İslam´ın en çok değer verdiği meselelerden biri olduğunu vurgulayan Erbaş, Hazreti Muhammed´in “Kazancın onda dokuzu ticarette ve cesarettedir” hadisini hatırlattı. Dünyada her 3 buçuk saniyede bir insanın açlıktan, bir insanın da tokluktan öldüğüne dikkati çeken Erbaş, “Tokluktan ölmemek için harcanan paralar açlıktan ölecek olan insanlara ulaştırılabilse belki de o insanlar açlıktan ölmeyecekler” diye konuştu. Osmanlı döneminde zirveye ulaşan vakıf geleneğinden söz eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, günümüzde de vakıfların vereceği hizmetlere ihtiyaç olduğunu kaydetti. Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı´nın milyonlarca fakire yardım ettiğini, milyonlarca öğrenciye burs verdiğini ve camiler yaptırdığını da sözlerine ekledi.
-“BİR TUĞLA DA BENİM OLSUN”-
Erbaş, yurt içinde 40 üniversite kampüsünde, yurt dışında ise 16 ülkede yapımı devam eden cami inşaatlarının tamamlanması için 850 milyon TL kaynağa ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Cami inşaatlarının tamamlanması amacıyla “Bir Tuğla da Benim Olsun” kampanyası başlattıklarını anlatan Erbaş, “cami” yazıp 1379´a kısa mesaj göndererek 10 TL bağış yapılabileceğini kaydetti. ATO üyelerinin desteğinin de çok önemli olduğunu söyleyen Erbaş, “Yapımı başlanan camilerin kısa zamanda bitmesi noktasında tüm ticaret erbabının bu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da desteklerini bekliyoruz” dedi.
-“FETÖ GÖNÜL COĞRAFYAMIZDAKİ İNSANLARI İSTİSMAR ETTİ”-
ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran ise konuşmasında, Cumhuriyet Türkiye´sinin kurumları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı´nın çok özel bir yeri olduğunu söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı´nın Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadeledeki rolüne de değinen Baran, “Geçmişte FETÖ´nün ülkemizdeki ve gönül coğrafyamızdaki insanlarımızı nasıl istismar ettiğini artık hepimiz biliyoruz. İnsanların beyinlerine, kalplerine nüfuz ederek iradelerini ortadan kaldıran, robotlaştıran dini görünümlü FETÖ ve onun gibi grup ve cemaatlerin daha fazla hasara yol açmamaları, toplumda huzursuzluk ve gerginlik oluşturmamaları konusunda Diyanet İşleri Başkanlığımız son derece yararlı hizmetler yapıyor” dedi.
Baran, büyük sorumluluklar üstlenmiş olan Diyanet İşleri Başkanlığı´nın hizmetlerini daha da etkili ve verimli kılabilmesi için gerekli imkânların sağlanması, destek verilmesi ve eğitim kurumlarıyla işbirliği ve koordinasyonunun yeterli ölçüde kurulması gerektiğini söyledi. Hayır işleri konusunda en doğru adresin Türkiye Diyanet Vakfı olduğunu belirten Baran, “Bizler, camiamıza da bu noktada görev düştüğü kanaatindeyiz” dedi.
-“TÜCCARIMIZ BUGÜNKÜ ÇAĞIN AKINCILARIDIR”-
Anadolu´da kurulmuş bir teşkilat olan Ahiliğin, tarihte iç güvenliğin sağlanması konusunda büyük hizmetlerde bulunduğundan söz eden Baran, “Bizler Ahilik geleneğinin bugünkü temsilcileri olduğumuz bilinciyle hareket ediyoruz. Ülkelerin güçlü olması dendiğinde ilk akla gelen ekonomik güç oluyor. Ekonomisi güçlü olmayan bir devlet, hizmetleriyle güçlü olamaz, güçlü bir ordu da kuramaz. Tüccarlarımız için bugünkü çağın akıncıları diyebiliriz. Bu nedenle herkes işine odaklanmak, verimli çalışmak, istihdam sağlamak, ülke büyümesine katkıda bulunmak durumunda” diye konuştu.
Ankara
24.11.2024