Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları, Ankara´da yeni eğitim-öğretim yılına anaokulundan liseye kadar hizmet verecek iki büyük kampüs ile "merhaba" demeye hazırlanıyor. Uğur markasının 48 yıllık deneyimi, vizyonu ve uluslararası başarısı Yaşamkent ve Balgat´ta kurulacak kampüs ile Ankaralı öğrencilerle buluşacak.
Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları, Ankara´da anaokulundan liseye kadar hizmet verecek iki büyük kampüs inşa ediyor. Yaşamkent ve Balgat´ta kurulacak kampüs yeni eğitim-öğretim yılında Ankaralıların hizmetine açılacak. Yaşamkent´te açılacak 16 bin metrekarelik kampüs okullarında 1000 öğrenci eğitim görecek, 200 çalışan istihdam edilecek.
Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları, Ankara´daki eğitim yatırımlarını anlatmak üzere Çukurambar Holiday INN Otel´de bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, Ankara´ya Türkiye´nin geleceğinin okulunu inşa ettiklerini söyleyerek, “Ankara´ya bir özel okul değil, Türkiye´nin gururla gösterebileceği bir okul inşa ediyoruz. Yaşamkent´te 45 milyon değerinde bir yatırım oluyor. Ankara´da çok güzel özel okullarımız var fakat istedik ki Türkiye´nin başkentinde başkente yakışan gelecek ile ilgili bir eğitim, bir okul planlaması düşünülüyor ise Türkiye´ye bir model ve örnek bir okul olacaksa bunu inşa edelim dedik. Çünkü bizim işimiz eğitim.” dedi.
Yücel, eğitimin 21. yüzyılda farklı bir boyut aldığını vurguladı. "21. yüzyılda dünya ile yarışabilmek için insanı nasıl eğitmeliyiz?" sorusunu yönelten Yücel, “Eğer 21. yüzyıl gerekliklerini biz inşa edemezsek, çocuklarımızı buna göre yetiştiremezsek geri kalırız. O zaman eğitim anlayışındaki bu değişimleri biz Ankara´ya getiriyoruz, Ankara´da hem bunu gösteriyoruz. Eylül ayında okullarımız açıldığı zaman Ankara´ya Türkiye´nin örnek bir okulunu açmış bulunacağız” diye konuştu.
Yücel, eğitim kurumlarında “kişiselleştirilmiş eğitim” uygulayacaklarını söyledi. Kişiselleştirilmiş eğitim hakkında bilgi veren Yücel, sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanda var olan yetenekler, insanın içindeki gücü ortaya çıkarmaktır. Biz kişiyi değiştirmek değil, kişide var olanı ortaya çıkaracağız. O zaman onu keşfedeceğiz, kendisini keşfetmesini sağlayacağız. Her bir öğrencinin bir dünyası var. Hiçbirimiz birbirimize benzemiyoruz. İnsanların öğrenme biçimleri ayrı, algılama zamanı farklı, arzu ve istekleri farklı, seçeceği alan ve meslek farklı. Eğer bir okul bundan sonraki dönemlerde buna hitap edemiyorsa geri kalmış demektir.”
“TEKNOLOJİDEN YOKSUN BİR KESİM YETİŞTİREMEYİZ BU MÜMKÜN DEĞİL”
Yücel, Uğur Okulları´nda, sanal eğitim sistemi olan ve bireye videonun içindeymiş hissi vererek olayı yaşatan Virtual Reality(VR) teknolojisinin uygulanacağını söyledi. "Teknolojiden yoksun bir kesim yetiştiremeyiz bu mümkün değil" diyen Yücel, “Artık her yerimize bu teknoloji girecek. VR teknolojisinden bahsediyoruz. VR ile dünya altüst olacak. Okullar, üniversiteler çok farklı boyuta gelecek. Biz bunları bu günden eğer görmemezlikten gelirsek yarına hitap edemeyiz. Biz okullarımız da 5 yaşından itibaren kodlamayı artık öğreteceğiz. Yazılım artık geleceğin en önemli alanı” şeklinde konuştu.
“UĞUR OKULLARININ TEMELİ 1968 YILINDA KURULAN UĞUR DERSHANELERİNE KADAR GİDER”
Basın toplantısının ardından Yücel, Uğur Okulları hakkında gazetecilere bilgi verdi. Uğur Okulları´nın temelinin 1968 yılında kurulan Uğur Dershaneleri olduğunu belirten Yücel, şunları kaydetti:
“48. eğitim-öğretim yılında Uğur Okulları bir şubesini, bir merkezini Ankara´da Yaşamkent´te kurmaya başladı. İnşası devam ediyor. Bu önümüzdeki eğitim öğretim yılında bitecektir. Ankara´daki Uğur Okulları olarak başladığımız bu yatırım 45 milyon civarında. Şunu istiyoruz, Ankara´nın herkese örnek bir dünya okulu olsun istiyoruz. Mili Eğitim Bakanlığımız burada, Türkiye´mizin başkenti. Öyle bir okul yapalım ki dedik, dünyadaki en gelişmiş okul, ülke neredeyse onların seviyesinde olsun istedik. Burada uygulayacağımız olan yöntemler anaokulundan liseye kadar bir eğitim öğretim programı olacak. Öğrencilerimizin diledikleri liselere girebilmeleri, liselerden de diledikleri üniversitelere gidebilmeleri ile ilgili bir müfredat hazırlıyoruz.”
Yücel, bu sene bütün okullarında başlatacakları yeni bir metotları olduğunu söyledi. Kendisinin ve Üniversite Yerleştirme Danışmanı Sarosh R.Kuhn´ın birlikte oluşturduğu metot olan UğurKhun metodunu uygulayacaklarını vurgulayan Yücel, “UğurKhun artık öğrencilerin maksimum seviyeye ulaşabilmelerini sağlayacak bir yapı. Öğrencilerin akademik başarılarının yanında, sosyal başarıları da olsun istiyoruz ve biz disiplinli bir şekilde gençlerimizi yarının problemlerini çözecek lider tipli olsun istiyoruz” diye konuştu.
Yücel, Türkiye´deki özel eğitim kurumları hakkında da görüşlerini paylaştı. Türkiye´de özel eğitim kurumlarının oranının son yıllarda arttığını ama genele bakıldığında bu oranın halen düşük olduğunun altını çizen Yücel, “Yüz öğrenciden ancak üç tanesi, dört tanesi özel okullara gidebiliyor. O da bazı büyük kentler de toparlanmış durumda. Biz bakanlığımızın ve devletimizin özel eğitim kurumlarına vermiş olduğu destekle bu sayıyı daha da fazla orana çıkarmak istiyoruz. 2023 hedeflerinde bu sayıyı yüzde 15´e çıkarmak herkesin arzusu ve isteği içerisinde. Uğur okulları Türkiye´de köklü bir kurumdur. 50 yıla yakındır eğitim, öğretim hizmeti içerisinde. Bizim grup olarak dünyanın çeşitli noktalarında eğitim kurumlarımız var” ifadelerini kullandı.
Yücel, Ankara´da yeni projelerinin olacağı müjdesini verdi. Ankara´da açılan bu okulun tek olarak kalmayacağının altını çizen Yücel, önümüzdeki yıllarda bu yatırımlarının devam edeceğini söyledi.
“UĞURKHAN METODU” HAKKINDA BİLGİ VERDİ
Üniversite Yerleştirme Danışmanı Sarosh R. Kuhn, UğurKuhn yönteminin içeriği hakkında bilgi verdi.
UğurKhun yönteminin yedi aşamalı disiplinli bir yaklaşım olduğunu söyleyen Kuhn, şunları söyledi: “Buradaki amaç öğrencinin maksimum kapasitesine ulaşması hedeflenir. Başta çok spesifik tespit yapmamız gerekiyor öğrenci ile alakalı olarak. Öğrenci için stratejik bir plan hazırlıyoruz ve hazırladığımız plan çerçevesinde öğrencinin belirlenen hedefe ulaşmasını sağlıyoruz. Hedef olarak belirlediğimiz bu amaçlarımız tamamen öğrenciler için özel hazırlanıyor. Buradaki sadece belirlediğimiz hedef değil, her öğrenci için kullandığımız yöntemler de öğrenciler için özel olarak geliştirilmiş yöntemlerdir” Öğrenciler için hazırlanan yöntemin üç ana unsurda yoğunlaştığının altını çizen Kuhn, şöyle konuştu:
“Birincisi akademik geliştirme, yaşam becerileri ile ilgili olarak bir koçluk sağlıyoruz. Burada uyuma, beslenme ve spor ile ilgili yaptığı çalışmalara da destek veriyoruz. Aynı zamanda da gönüllük kapsamında yaptığı çalışmaları takip ediyoruz. Dünyanın en iyi üniversiteleri için öğrencilerimize destek sağlayarak onların oraları kazanmalarını, yerleştirilmelerini sağlıyoruz. Buradaki amaç sadece öğrencilerin üniversitelere yerleştirilmesi değil, o üniversitelere yerleştirildikten sonra orada başarılı olmalarını sağlamak. Bizim buradaki amacımız tüm öğrencilerin oluştuğu topluluk yaratmak ve bu öğrenciler dünyanın en iyi üniversitelerinden mezun olarak dünyada farklılık oluşturacak olan başarılı bireyler haline getirmek istiyoruz. Bazıları fizikçi olacak, bazıları doktor olacak, siyasetçi olanlar çıkacak aralarında, sanatçı olanlar olacak, yazar olanlar. Ama bazıları da aralarında şuan itibari ile bilmediğimiz yeni meslekler, yeni çığır açacaklar bunu hedefliyoruz, bunu istiyoruz. Bizim misyonumuz öğrencilerimize geleceği yaratma kapasitesinin, becerisinin verilmesi ve öğrencilerimize bunun gerçekleştirilebilir olduğunu göstermek.”
UĞUR OKULLARINDA REGGİO EMİLİA FELSEFESİ UYGULANIYOR
Uğur Okullarında anaokulu eğitimi, Reggio Emilia felsefesi üzerine inşa ediliyor.
Uğur Okulları İlkokul ve Okul Öncesi Eğitim Direktörü Tuğba Abanos, dünyanın pek çok yerinde Reggio Emilia yönteminin kullanıldığını söyledi. Okulların doğal yaşamın bir parçası olduğunu ve bu anlayışa göre düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Abanos, “Fiziki ortam çok önemlidir. Fiziki ortam üçüncü bir öğretmendir. Dolayısıyla biz de okullarımızı dizayn ederken çocukların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, günlük yaşamın devamı niteliğinde, doğal materyallerin olduğu, çocukların yaparak, yaşayarak öğrendiği projeye dayalı bir eğitim sistemi uygulamayı planlıyoruz” diye konuştu.
Abanos, Reggio Emilia yöntemine göre çocuğun yüz dili olduğunu ve çocukların bunu yaşayarak, resim çizerek, boyayarak ifade ettiklerini aktardı. Abanos, “Biz de okullarımızda, sanat atölyelerimizde özellikle eğitim programımızın bel kemiğini oluşturan sanat çalışmalarımızla çocuklarımızın bu yüz dili sayesinde onları tanıyarak onların ihtiyacı olduğu öğrenme şekilleriyle birlikte onlara eğitim vermeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Ankara
21.11.2024