Ağıralioğlu: "İktidar imkânları ile zenginleşenler "

Ağıralioğlu:

Yİ Parti Başkanlık Divanı sonrası açıklamalarda bulunan Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirerek, "Fedakârlığı siz yapmaz iseniz, vatandaşınızdan bunu bekleyemezsiniz!" dedi.

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener liderliğinde gerçekleştirilen Başkanlık Divanı toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu.

İYİ Parti Sözcüsü'nün gündeminde iktidarın ekonomi politikaları ve EYT'li vatandaşların sorunları vardı. "Fedakârlığı siz yapmaz iseniz, vatandaşınızdan bunu bekleyemezsiniz!" diyen Ağıralioğlu, "Her fırsatta Suriyelilere 45 Milyar TL insanî yardımda bulunduğumuz ifade edilirken, kendi vatandaşımızın makul talebinin de bir insanî hak olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekmektedir" şeklinde konuştu.

Sosyal medyada gündeme gelen muhafazakar kesimin lüks davetlerine de değinen Yavuz Ağıralioğlu, "Tayyip Bey’in de ifade ettiği gibi; “Bugün refah tiyatrosu oynayanlar, yarın sırça köşkleri başlarına indiğinde diğer insanların neler hissettiklerini çok iyi anlayacaklar. Ancak o gün geldiğinde iş işten geçmiş olacaktır.” Umuyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanına, başta 18 yıllık “muhafazakâr iktidarımızda” iktidar imkânları ile zenginleşenler, iktidar imkânlarına yakın olanlar kulak verir ve iş işten geçmiş olmadan bu görgüsüzlüğün önüne geçilir" ifadelerini kullandı.

Ağıralioğlu'nun açıklamaları şöyle:

"7 BİN 300 EVLADIMIZIN İSTİKBALİ KİŞİSEL ÇIKARLARA KURBAN EDİLEMEZ"

Geçtiğimiz hafta malumunuz olduğu üzere Öğretmenler Günü idi. Biz İYİ Parti olarak, ücretlisi, sözleşmelisi, atanamayanı ile bütün öğretmenlerimizin problemlerinin ve hak taleplerinin daima takipçisiyiz. Bir milletin ayağa kalkmasının evvela eğitim sayesinde olacağını bilen bir şuurla siyaset yapıyoruz ve öğretmenlerimizin, eğitim camiamızın problemlerini memleketimizin en önemli meselesi olarak görüyoruz.

Bu minvalde, İstanbul Şehir Üniversite’nde son dönemde meydana gelen olumsuzluklar ile ilgili kanaatlerimizi ifade etmeyi vicdanî bir borç sayıyoruz. Siyasi çekişme ve intikam duygusu içerisinde her şeyin bir oldubittiye getirilerek, iktidarın 2015 yılında evet dediği ancak şimdi ise usulsüzlük var diye itiraz ederek, tüm yargı gücünü ve mali gücünü kullanarak bir eğitim yuvasını ortadan kaldırma arzusunu üzüntü ile izliyoruz. Her ne olursa olsun 7 bin 300 evladımızın istikbali, kişisel çıkarlara, siyasi arzulara, finans ve maliye gücünü terbiye edici bir araç olarak görenlere kurban edilemez! Nihayetinde eğitimin bu işlerin gölgesinde konuşuluyor olması bile ziyadesi ile üzücüdür, umut kırıcıdır. İstanbul Şehir Üniversite’sinin mevcudiyetinde yer alan akademisyenleri, öğrencileri ve çocuklarını bir umutla kaydeden velileri tedirgin bir bekleyişin içerisine sürükleyen bu problemin “öğrencilerimizin lehine” derhal çözülmesi gerekmektedir.

Üniversiteler hür düşüncenin merkezi olmalıdır diyerek yönetime gelmiş mevcut iktidarın, siyasi çekişmeler sebebiyle gençlerimize yaşattığı bu duruma son vermesini, ilkelerine sadakat duymaları gerektiğini vicdanlarına ihbar ederek hatırlatıyoruz.”

"FEDAKÂRLIĞI SİZ YAPMAZ İSENİZ…"

“Bir diğer husus, Emeklilikte Yaşa Takılan mağdur vatandaşlarımızla alakalıdır.Evvela şunu ifade edelim ki İYİ Parti olarak, EYT konusunda TBMM’de vermiş olduğumuz mücadele ve önergeler kamuoyunun malumudur. EYT konusunda bir hak mağduriyeti olduğunu düşünüyor ve samimi çözüm önerilerimizi de her fırsatta dile getiriyoruz. Ekonomimiz için bir yük olduğu da doğrudur lâkin milyarlık vergi borçları sıfırlanan, milyon dolarlar verilerek uçaklar ve makam araçları alınan, israf ve şatafatla kaynakları heba edilen bir ekonomide, vatandaşınızı “tasarruf ve anlayışa” mahkûm ve mecbur edemezsiniz.

Fedakârlığı siz yapmaz iseniz, vatandaşınızdan bunu bekleyemezsiniz!

Bu hususu çokça konuştuk ve dillendirdik. Siyaset kurumunun itibarı, verilen sözün arkasında durmakla orantılıdır. Ak Parti dâhil bütün partilerin, “çözeceğiz” diyerek söz verdikleri bu durumun Sayın Cumhurbaşkanının geçtiğimiz haftaki beyanatlarıyla çıkmaza sürüklenmesini ise üzülerek izlemekteyiz. Hâlbuki devlette devamlılık esastır. Ve siyasetçiler bir söz vermişlerse arkasında durmak mecburiyetindedirler. Ya söz vermeyeceksiniz ya da bir sözü verdiyseniz “devlet yönetme ciddiyeti açısından” bedeli ne olursa olsun arkasında duracaksınız.”

"SGK’NIN 28 MİLYAR TL AÇIK VERMESİ…"

“Biz, iktidarın malî dengede ciddi bozulma oluşturacağı kaygısını anlamakla birlikte, bütün dünyada geçerli olan bir hukuk ilkesi olan aleyhte kararların geriye işleyemeyeceği gerçeğini de hatırlatıyoruz.

1999 yılında çıkan 4447 sayılı kanunla emeklilik şartlarının değiştirilmesi, yüz binlerce vatandaşımızın son 20 yıldır çözüm beklediği ve şu an aileleri ile birlikte milyonlarca vatandaşımızın öncelikli sorunu hâline gelmiş ciddi bir meseledir. 1999 yılında çıkan kanunla ne yazık ki bu evrensel hukuk ilkesi geriye işletilerek ihlal edilmiştir. Emeklilik kriterlerinin 2008 yılında revize edilmesinde nasıl geriye doğru aleyhte işletilmeyerek doğru olan yapılmışsa 1999 yılındaki yanlış uygulamanın da telafi edilmesi hükûmetimizin boynuna borçtur. Devlette devamlılık esastır. İşe başladıkları dönemde emekli olmak için hangi kriterler geçerli ise o kriterleri sonradan değiştirmek, milletimizin devletine olan güvenini zedeler. EYT konusunda araştırma önergesine bile sıcak bakmayacak kadar SGK’nın malî dengesini savunan iktidarın, ne yazık ki SGK’nın tarihî rekorla 28 Milyar TL açık vermesini de vatandaşlarımıza izah etmesi gerekmektedir. Vatandaşlarımızın sosyal güvencesinin teminatı olan bir kurum nasıl olur da bu kadar açık verebilir?

Her fırsatta Suriyelilere 45 Milyar TL insanî yardımda bulunduğumuz ifade edilirken, kendi vatandaşımızın makul talebinin de bir insanî hak olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekmektedir.

Bu hususta Sayın Cumhurbaşkanının emeklilerimize “İskandinav ülkeleri bu sebepten battı.” diyerek kapıyı kapatmasını da manidar bulduk. İskandinav ülkelerindeki hayat standartları ortada iken, kendi insanımızın bu standartlarda yaşamak istemesi suç mudur? Emeklilerimiz, ölmeden huzurla müreffeh bir hayat yaşamak istiyorlar. Adam yerine koyulmaları için illa ölmeleri mi lazım? Yaşarken onurumuzla yaşayalım isteyen emeklilerimize defalarca söz vermiş olan iktidarın vazifesidir, bu hak teslimi…”

"CUMHURİYET TARİHİNİN EN FAZLA GENÇ İŞSİZLİĞİ"

“Ekonomik krizin bir diğer vurduğu toplumsal kesimimiz ise maalesef gençlerimizdir. Bugün Cumhuriyet tarihinin en fazla genç işsizliği ile karşı karşıyayız. 1 Milyon 518 bin genç işsizimizin tamamı Ak Parti döneminde okula başlamış yine Ak Parti döneminde mezun olmuştur. 2002’den bugüne işsiz gençlerimize 150 milyar TL’den fazla eğitim harcaması yapılmış olduğu hâlde, bu gençlerimizi bir iş imkânı ile buluşturamamış olmamız, eğitim sistemimizin içler acısı durumunu ortaya koymaktadır. Bu sorun rakamlarla çözülemez. Gençlerimizin hayalleri ve yılları işsizlik girdabında heba edilemez.

Hâl böyleyken, toplumumuzun büyük bir kısmı geçim darlığı çekmekte ve ekonomik krizin pençesinde kıvranmakta iken birtakım insanların lüks ve şatafatın doruklarında yaptıkları ne kültürümüzde ne de dinimizde olan gösterişleri, bir arada durma irademizi yaralayıcı davranışlar olarak değerlendiriyoruz. Görgüsüyle bütün bir dünyaya nam salmış bir milletin torunlarının böylesi bir görgüsüzlüğe düşmesine hayret ediyoruz. Türk Toplumu tevazu toplumudur, zenginliğini göstermeyi ayıp telakki eder ve “sağ elin verdiğini sol elin görmeyecek” kavlince hareket etme hassasiyetini taşıyanları kıymetli bulur.”

"İKTİDAR İMKÂNLARI İLE ZENGİNLEŞENLER…"

“Dinimiz İslâm’ın bu husustaki tavsiye ve nasihatleri ayan beyan ortadadır. Tüm bunlara rağmen nasıl oldu da bu kadar umarsız, hoyrat ve nobran bir hâl aldık? Sayın Cumhurbaşkanının hafta başında bu meyanda yapmış oldukları açıklamayı çok kıymetli buluyoruz. Tayyip Bey’in de ifade ettiği gibi; “Bugün refah tiyatrosu oynayanlar, yarın sırça köşkleri başlarına indiğinde diğer insanların neler hissettiklerini çok iyi anlayacaklar. Ancak o gün geldiğinde iş işten geçmiş olacaktır.” Umuyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanına, başta 18 yıllık “muhafazakâr iktidarımızda” iktidar imkânları ile zenginleşenler, iktidar imkânlarına yakın olanlar kulak verir ve iş işten geçmiş olmadan bu görgüsüzlüğün önüne geçilir.

İYİ Parti, milletinin dertleri ile dertlenmeye devam ettiği mücadelesini 82 Milyonu bir ve beraber kılacak anlayışla sürdürmeye ve bu iyilik mücadelesini iktidarla taçlandırmaya kararlıdır.”

SORU CEVAP:

"Termik santrallerle ilgili diyor ki iktidar tarafı oylamada yoktunuz, siz bu meseleyi çözeceğinize söz verin biz CHP ile birlikte firesiz katılacağız. Sanki mecliste bir x-ray cihazı var da o cihaza kalpler takılıyor. Genel Kurul’a girerken sanki kalpler dışarda bırakılıyor. Tek tek vekillerle konuşun hepsi sizin gibi düşünüyordur ama oylamada bakın farklı oluyor. İnsan sağlığından daha aziz bir şey yoktur, bu termik santrallerine acilen filtre takılmalıdır. İnsan yaşasın ki devlet yaşasın diye başladılar, iş adamlarımız yaşasın ki AK Parti yaşasına dönmüş olmasını doğru bulmuyoruz."

Soru: İYİ Parti’ye olan saldırılarla ilgili ne düşünüyorsunuz?

"Devletin devlet olması lazımdır. Biz bir siyasi partiyiz, siyasi parti faaliyetlerimize, sesimizi sözümüze birtakım saldırılar oluyorsa, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı gerekli işlemleri yapmak zorundadır. Her hak arayanın ya da her asabı bozulanın, siyasi rekabetten her kızanın kızdığına saldırdığı bir dönemin meşru olmasındaki devlete devlet denemez. Herkesin üstüne düşen sorumluluğu alması gerekir. Olayı dikkatle takip ediyoruz."

Soru: Ekonomiyi nasıl görüyorsunuz?

"Rakamlar anlatılınca hükümet kuvvetli, yaşanılanlar anlatılınca muhalefet kuvvetli, istatistikleri, TÜİK verilerini konuşunca hükümet kuvvetli, çarşıyı pazarı konuşunca muhalefet kuvvetli. Kürsülerde en kuvvetli metinlerle konuşunca hükümet kuvvetli, milletin dertleri var, milletin dertlerini konuşunca muhalefet kuvvetli. Sırç-a köşklerden ekonomi iyi gözüküyor olabilir, lüks ve şatafat içerisinde yaşayanlar, gitsinler bir çarşı, pazar gezsinler görsünler pahalılığı. Ellerine alsınlar bir poşet bir alışveriş yapsınlar. Elektrik, doğalgaz, petrol, yem zamları ortada, her şey ortada."

Soru: Erken seçim gündeminizde var mı?

"Erken seçimden kaçmıyoruz. Türkiye de seçim demek kamu maliyetlerin bozulduğu bir dönemdir. Hükümetin hatırı sayılır suçu olduğunu düşünüyoruz. Eskiden elinde parlamenter sistemi bahane eden bir sistemde fakat memleketin hiçbir sözünü yerine getiremedi. Bizim kendi seçmenimize verdiğimiz sözler var. Biz erken seçim isteyen taraf olmak istemeyiz. Ekonomi yönetimindeki maharetsizliğin erken seçime doğru götürdüğünü düşünüyoruz. Hükümet eğer yönetemiyorum seçime gidiyorum diyorsa biz yükümüzü taşımaya hazırız. İlk defa Türk yurdu çocuklarıyla birlik intihar ettiği bir dönem yaşıyoruz. Hükümete geçmişte ki gibi keşke yazar kasa atılsaydı. Bu hükümete canlar atıldı. Biz seçim isteyen taraf olamayız."

Soru: İmamoğlu’nun devlet bankaları bize olumlu yaklaşmıyor dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da madem başkansın bulacaksın, borç yiğidin kamçısıdır dedi. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

"İlk defa şahit olduğunuz usül bu. Hasta garantili hastaneler, garantili yollar yapılıyor. Hiç merak etme ben sana garanti veriyorum nasıl der? Garantisini verin o zaman. Kendi yakınınızda olan iş adamlarına yaptığınız gibi siyasi olarak rekabet ettiğiniz insanlara karşı mı siyasi disiplin aklına geldi. Devlet yönetme ciddiyetinde bağdaşır değil. Devletin vazifesi ihtiyaç duyduğunda vatandaşa hizmet veren belediyelere sahip çıkmalıdır. AKP bunca zamandır ekonomiyi ranta dayalı bir kalkınma planı mecburen uydu ve bunun içinden çıkamadı.2008’de ve 2009da meselenin buraya geleceğini kendi kurmayları söylemişti."

Kaynak Yeniçağ: