DEVA Partisi Ali Babacan partisinin güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisini kamuoyu ile paylaşırken, Meclis'in önemine ve etkinliğine vurgu yaparak, "Amacımız asla geçmişte uygulanan tekçi, merkeziyetçi, çoğunlukçu ve vesayetçi sistemlere geri dönmek değil. Asla eski sistemin eksik demokrasisi ile yetinmeyeceğiz. Bizler kâğıt üstünde parlamenter sistem olan, uygulamada hak ve özgürlüklerimizi gasp eden, yönetimde krizlere yol açan eski sistemi de elimizin tersi ile itiyoruz" dedi.
DEVA Partisi Ali Babacan ve Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, "güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerilerini açıkladı.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem önerilerini "demokrasiye geçiş eylem planı" olarak nitelendiren Babacan, önerdikleri sistemin Türkiye'yi çoklu kriz ortamından çıkaracak en önemli araçlardan biri olduğunu belirtti.
Yeneroğlu'nun duyurduğu öneriler arasında da cumhurbaşkanının yalnızca bir dönem seçilmesi ve görev süresini yedi yılla sınırlı tutulması kuralı ile kayyıma son verilmesi yer aldı.
Babacan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
2017'de halk oylamasında kabul edilip, 3 yıl 3 aydır uygulamada olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemizde çok büyük zararlara yol açtı, açıyor. Türkiye, muhtıra dönemlerinde olduğu gibi gece yarısı alınan kararlarla yönetilen bir girdabın içine sürüklenmiş durumda. Adına sistem bile diyemeyeceğimiz bu sistemsizlik sürecinin bilançosu çok ağır. Bir kişinin iki dudağı arasına sıkışan Türkiye, hak ve özgürlüklerin rafa kalktığı, yalnızlaşan, yoksullaşan bir ülke haline geldi.
Türkiye'nin şeffaf ve hesap verebilir bir anlayıştan daha da uzaklaşması kamu kurumlarının yozlaşmasını hızlandırdı. Liyakat ilkesi gözardı edildi. Yürütmenin, yasama ve yargı üzerinde fiilen vesayet kurduğu bir dönemi yaşıyoruz. Yargı bağımsızlığının neredeyse yok edildiği bir sürecin sonuçlarını yaşıyoruz. Geldiğimiz aşamada ülkemizin adının dünyada otokrasi ile yönetilen ülkeler liginde yer aldığını da üzülerek gözlemliyoruz.
"Ciddi bir demokratik gerileme yaşıyoruz"
Ciddi bir demokratik gerileme yaşıyoruz. Köklü demokrasi tarihimiz, sayısal olarak bakılınca çok badireler atlattı; darbeler, muhtıralar, baskı dönemleri... Bugün ise farklı bir gerileme süreci var.
Türkiye'yi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme davet ediyoruz. Bu davetimiz, özgürlükçü, katılımcı, çoğulcu demokrasi içindir. Davetimiz, demokrasiyi bütün kural ve kurumlarıyla yaşatan kuvvetler ayrılığını tesis ederek etkin denge ve denetleme mekanizmalarını güçlendiren yepyeni bir model içindir. Davetimiz eksik gedik değil tam demokrasi içindir.
Amacımız asla geçmişte uygulanan tekçi, merkeziyetçi, çoğunlukçu ve vesayetçi sistemlere geri dönmek değil. Asla eski sistemin eksik demokrasisi ile yetinmeyeceğiz. Bizler kâğıt üstünde parlamenter sistem olan, uygulamada hak ve özgürlüklerimizi gasp eden, yönetimde krizlere yol açan eski sistemi de elimizin tersi ile itiyoruz.
Bu temelin sağlam olması, hak ve özgürlüklerin güçlenerek korunmasına bağlıdır. Temel hak ve özgürlükleri, etnik köken, dil, din, mezhep, cinsiyet, yaşam tarzı, siyasi sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin güvenceye alacağız. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamara son vereceğiz. İfade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Basın özgürlüğünü evrensel ölçülerde güvence altına alacağız. Sivil toplumun önündeki yasal ve yapısal engelleri kaldıracak, etkinlik ve verimliliklerini artıracak düzenlemeler yapacağız. Kadınları, toplumsal ve ekonomik açıdan güçlendirici tedbirler alacak, siyaset ve devlet yönetimindeki temsilini artıracağız. AİHM ve AYM'nin verdiği kararların derhal yerine getirilmesini güvenceye alacağız.
Sistemin tam merkezinde olan gazi Meclisimizi ayağa kaldıracağız. Taraflı CHS'nin önemsizleştirdiği Meclisimize itibarını iade edecek, eskisinden güçlü hale getireceğiz. Yürütmenin, yasama üzerinde kurduğu tahakkümü kıracağız. Meclisin yasama ve denetleme fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlayacağız. Mecliste kanun yapım süreçlerini demokratikleştirecek, Meclisin yürütmeyi denetleme yetkisini güçlendireceğiz. Meclisin bütçe hakkını teminat altına alacağız, demokratik temsili güçlendireceğiz.
Yasamayı güçlendirirken yürütmenin de güçlü olmasını sağlayacağız. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlardan oluşan bir yürütme organı oluşturacağız. Yürütmeye dair icrai yetkilerin bakanlar kurulu tarafından kullanılmasını sağlayacağız. Cumhurbaşkanını temsili yetkilerle donatacağız. Partili Cumhurbaşkanlığı uygulamasına son vereceğiz. Cumhurbaşkanının görevini yerine getirirken tarafsız olmasını sağlayacağız.
Yeni sistemle birlikte yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını teminat altına alacağız. Hukuk devleti ilkesini ete kemiğe büründüreceğiz. Yüksek yargı kuruluşlarının demokratik meşruiyetini güçlendireceğiz. Siyasi iktidarın yargıya müdahale kapılarını da derhal kapatacağız. AYM'nin etkinliğini artırmak ve bağımsızlığını güçlendirmek için her türlü düzenlemeleri yapacağız.
Artık ikili istişare sürecinin tamamlamış durumdayız, çoklu diyalog, istişare ve işbirliği sürecini başlatmış durumdayız. Mesele ülkemizin anayası ile sistem değişikliği ise bunun geniş bir siyasi mutabakat arayışı ve toplumsal mutabakat arayışı ile sürdürülmesi gerekiyor. Bu ülke, bu anayasa, sistem hepimizin. Bu konuda istişareye açık bir tutumla çalışılmasını önemsiyoruz.
Babacan’ın ardından konuşan Mustafa Yeneroğlu ise öngördükleri sistemin temelinin güçlü birey ve güçlü sivil toplum olduğunu vurguladı.
Yeneroğlu şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanının hem toplumun farklı kesimleri hem de Meclis’teki partiler karşısındaki tarafsızlığını tam anlamıyla sağlayabilmek için yalnızca bir dönem ve yedi yıl için seçilmesi kuralını esas alıyoruz.”
“Torba kanun uygulamasına ve Cumhurbaşkanının kanunları veto yetkisine son vereceğiz. Kanun teklif ve tasarılarının komisyonlarda görüşülmesi esnasında, sivil toplumun, meslek kuruluşlarının ve uzmanların görüşlerine başvurulmasını zorunlu kılacağız.”
“Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ‘Hakimler Yüksek Kurulu” ve ‘Savcılar Yüksek Kurulu’ olarak ikiye ayrılmasını ve bu kurulların üyelerinin en az yarısının TBMM tarafından seçilmesini öngörmekteyiz. Anayasa Mahkemesi üyelerinin en az yarısının Meclis tarafından nitelikli çoğunlukla seçilmesini esas alacağız. Hakimler Yüksek Kurulu, Savcılar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesinin TBMM tarafından seçilecek adaylarını da kamuya açık mülakata tabi tutacağız.”
“Hükûmetin kurulmasını kolaylaştırıp, düşürülmesini ise güçleştirecek mekanizmalar geliştireceğiz. Bakanlara daha çok yetkiyle birlikte daha çok sorumluluk vereceğiz. Gensoru yöntemini kabul ederek bu yöntemi hükûmet istikrarsızlığına yol açmayacak şekilde düzenleyeceğiz.”
“Halkın oylarını yok sayan kayyım uygulamasına son vereceğiz. Yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının geçici olarak görevden alınmaları kararında yetkinin yargı organında olmasını sağlayacağız. Geçici olarak görevden alınma kararlarında İçişleri Bakanı tarafından yapılacak başvuruların Danıştay tarafından karara bağlandığı bir süreç öngöreceğiz. Bu kararın verilmesi halinde seçilmiş belediye başkanı göreve dönene kadar veya seçimlere kadar başkana vekâlet edecek kişinin belediye meclislerince belirlenmesini esas alacağız.”
Ankara
23.11.2024