Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bu seçimler enteresan olacak çünkü bir partinin yüzde 10 barajının altında kalması ya da üstünde olması Meclis aritmetiğinde çok fark edecek. İkincisi, kararsız seçmen sayısının biraz yüksek olduğunu görüyoruz dedi. Babacan, Birinci partiyiz, zaten iktidarız hani o rahatlık, o rehavet bazen olabiliyor dolayısıyla her seçimin ciddi alınması, dikkatli olunması lazım diye konuştu.
Taksit sayısına sınır getiren karardan sonra vatandaşın borcunun azaldığını söyleyen Babacan, Vatandaş para harcasın mutlu olsun isteniyor ama biz doğrusu neyse onu yaptık ifadesini kullandı.
Milliyet gazetesine röportaj veren Ali Babacan`ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Kredi hacmi 2013te yüzde 35 artmıştı, 2014te sadece yüzde 16 arttı, tedbir aldık, düşürdük, yani baskı uyguladık. Kredi kartlarıyla ilgili tedbirler, konut kredisiyle ilgili çok şey yapmadık, ama taşıt kredisiyle ilgili tedbirler yaptık, taksit sayılarını sınırladık, bunların hepsi işe yaradı.
Ticari krediler yüzde 20, KOBİ kredileri yüzde 25 arttı. Ama tüketici kredileri sadece yüzde 8 arttı. Vatandaşlarımızın kredi kartı borcu Türk Lirası olarak düştü. Biz 9 taksit sınırı getirince, daha uzun vadeli borçlanamayınca, eski taksitleri ödüyor, ama yeni uzun vadeli, uzun taksitli borçlanamadığı için vatandaşın bakiyesi düşüyor.
Türkiyenin ekonomisinin önemli özelliği, cari açığının oluşu. Türkiyenin cari açığı bir problem ve bir kırılganlık alanı. Ve bu cari açığın yurtdışından borçlanmayla ya da doğrudan sermaye girişiyle karşılanması gerekiyor, aksi halde dövizi nereden, nasıl bulacak memleket? Finansmanın sağlanması istikrarla alakalı, istikrar olmazsa yurtdışından bunun finansmanı da çok çok zora girebilir. Refah seviyemizi kendi birikimlerimiz az olduğu için yurtdışından finansman getirerek bu noktalara çıkarabildik.
Yoksa her 100 lira mevduatın 121 lirası kadar kredi kullandırmış bankalarımız. Bankalar kendi kaynaklarını tamamen kullandırmış kredi olarak, bir de yurtdışından borçlanmış. Bu kredilerle evler, arabalar alınıyor, yatırımlar yapılıyor. Yani mevcut bizim bu refah seviyemiz dışarıdan finansmanla mümkün. Güven ortamı sarsıldığı anda ciddi bir refah kaybı olur.
Maaşın ne kadar olduğundan öte, bir de o piyasadaki fiyatlar, enflasyon ve onun satın alma gücü çok önemli. Biz çok şükür hiç aldatan olmadık, hep gerçekçi olduk ve sabit gelirli vatandaşlarımızın da net anlamda satın alma gücünün yükseldiği bir dönemi yaşamış olduk.
G-20de uluslararası vergilendirme konularından tutun da büyümenin finansmanına kadar, bankaların regülasyonundan, düzenlenmesinden tutun istihdam piyasasına kadar üzerinde çalıştığımız çok geniş bir gündem var. 15-16 Kasımda Antalyadaki zirveye yaklaşık 15 bin kadar misafir bekliyoruz.
Bu G-20 içerisinde ayrıca bir W-20 girişimi başlattık, yani Kadın-20 girişimi, bu da kadınların iş hayatındaki etkinliğinin ve rolünün güçlendirilmesini hedefleyen bir girişim oldu. Bu girişim de eylül ayında bizim W-20 ekibimiz başkanlığında toplanacak ve kasımdaki Liderler Zirvesine bu grup öneriler hazırlayacak. Kadın girişimciler için G-20 neler yapmalı, kadınların işgücü piyasasındaki etkinliğini artırmak için neler yapmalı? Zaten G-20de her ülke kadınların iş gücüne katılım oranıyla erkeklerin iş gücüne katılım arasındaki farkı 2025e kadar yüzde 25 oranında azaltsın dedik.
G-20 bu yıl dört defa finanstan sorumlu bakanlar ve merkez bankası başkanları biraraya gelecek, hatta bunlardan 3üncüsünü de 4-5 Eylülde Ankarada gerçekleştireceğiz. Yani bu bütün bu dünyanın 20 büyük ekonomisinin finanstan sorumlu bakanlarıyla merkez bankası başkanları Ankarada buluşacak ve Liderler Zirvesinin son hazırlığı burada yapılacak. Zirve öncesi son kararları, Ankaradan vermiş olacağız.
Finansal piyasalara Türkiyeyle ilgili rapor yapan uluslararası kuruluşlar, piyasa analistlerinin en iyi senaryosu siyasi istikrar zemininin korunması ve yine tek parti hükümetinin iş başında oluşu. Bunun haricindeki senaryolar piyasalarda hep olumsuz fiyatlandırılıyor.
Eğer gerekliyse, yani hizmetin gereğiyse de bunu makul görmek lazım. Bir de temsilin gereği olan konular olabiliyor ki ben 2 yıl da Dışişleri Bakanlığı yaptım biliyorsunuz. O dönem içerisinde 2 yılda 132 yurtdışı programımız oldu, 202 tane dışişleri bakanı geldi beni ziyaret etti, dolayısıyla uluslararası perspektifi de eklediğinizde devletin de bir temsil gereği de var, bu da işin bir gerçeği. Bir yandan ekonominin gerçek yüzü, ekonomimizin ulaştığı boyut, ama gerçek boyut ile bir yandan da bu temsil gereğini işte dengeli götürmek gerekiyor. Onun haricinde çok fazla o tartışmalara ben bugün için girmek istemem doğrusu.
Kemal Beyin şahsi değerlendirmesi seçim ortamında ifade edilince herkes biraz da garipsedi galiba, nasıl olur da bir muhalefet partisinden iktidar partisine böyle sözler sarf edilebiliyor diye. Ama şu güzel bir gelenek olarak da oturmalı, yani doğruya doğru, eğriye eğri demek de güzel bir gelenek, bu da oturmalı.
Bu seçimler enteresan olacak çünkü bir partinin yüzde 10 barajının altında kalması ya da üstünde olması Meclis aritmetiğinde çok fark edecek. İkincisi, kararsız seçmen sayısının biraz yüksek olduğunu görüyoruz. Anket firmaları bu kararsızları bazı istatiksel metotlara göre dağıtıyor. Kararsızların çok detaylı analizini yapan fazla firma yok. Ölçümlerde hata payı yüksek olabilir bu seçimde. Dolayısıyla bütün ekiplerimize şunu söylüyoruz: Birinci partiyiz, zaten iktidarız hani o rahatlık, o rehavet bazen olabiliyor dolayısıyla her seçimin ciddi alınması, dikkatli olunması lazım. (T24)
Ankara
23.11.2024