Basın mensupları, vatandaşlar, polis 48 saati aşan görev başında çalışmakta.
60’a yakın polis ve yüzlerce insan polisin müdahalesi ile yaralandı. Yine yüzlerce rakamı aşan göz altı söz konusu.
Televizyonda izlediğimiz Suriye, Irak gibi savaş ülkelerinden hiçbir farkı kalmadı.
Niye ? İşte olayların başladığı yer
30 Mayıs akşam üzeri başlayan senaryo
30 Mayıs’ta gündüz terörü savunan bir gruba polis başbakanlığa yürüme izin vermiyor.
Saatler 17.30’da yaklaşık 500 kişiyi geçmeyen Cumhuriyet Halk Partisi Ankara İl Başkanlığı, Başbakanlığa “İki Ayaş`’ tartışması için çelenk bırakmak istiyor. Ankara emniyetinden gelen olumsuz cevapla Ankara Milletvekillerinin de araya girmesine rağmen izin çıkmıyor ve polis ve partililer birbirine giriyor.
Sorumlu kim İçişleri Bakanlığı ve izin vermeyen birim amirleri !!!!!
Sonuç mu ne oldu?
CHP Ankara İl Gençlik kolları ve bazı STK üyelerinin gençleri biz yaparız dedi, katılımcı herkes destek verdi. Tarihte ilk kez Atatürk bulvarını kapatarak Kuğulu Park`a binlerce kişi yürüyüşe geçti.
Tabi bu noktaya gelirken polisle ne yaşandı. polis biber gazı ve tazyikli suyla grubu dağıtmak istedi. Gençler de taş sopalarla cevap verdi; bir küçük savaş çıktı.
Geldik mi Kuğulu Park’a
Ankara’da emniyetin çok iyi bildiği ve basının da iyi bildiği marjinal gruplar var. Polis gördükleri zaman tepki gösteren... Polis Kuğulu Park`ta nasıl gözükmüyorsa orada gözükmese hiçbir olay çıkmayacak ama ne oldu; polis diretti ve grup taş sopalarla polise saldırıya geçti. Ankara’daki olayların başlangıcı oldu. Burada polis ne kadar haksızsa, demokratik bir tepkide, polise taş sopalarla saldırmak ana avrat küfür etmek de bir o kadar çirkin bir olay.
Olaylar iyice büyüdü ve Akay yokuşunda polis, göstericilerle çatıştı. Hatta yıllardır alanda birlikte görev yapmamıza karşın hepimizin birbirini tanımasına rağmen ben de olaydan nasibimi aldım. Polisin önünde işimi yaparken copu yedim. Basın mensubu olduğumu bile bile gözü dönmüşçesine. Ankara çevik kuvvet müdürlerinden sevdiğimiz bir abimiz coplayan polis memuru adına özür diledi ama iş işten geçmişti. Basın, ne polis düşmanı ne de vatandaş düşmanı. Acı bir tabloda vatandaş, basın,polis çatışma içinde.
31 Mayıs günü ise sabahın ilk ışıklarına kadar süren bir savaş vardı. Kova kova gaz bombaları bitti. Polisin sürekli müdahalesi grupları daha da ayaklandırıyor. Belki de çoktan bitecek bir olay defalarca yenilenmiş oluyor.
Güven Park ve olayların çığrından çıkması
Şu an alanlarda TGB, ADD, Ülkücüler, milletvekilleri baro üyeleri sağ sol herkes sokaklarda. Polisin sabrı kalmamış durumda... Dün polisin belki de en acı günüydü. Vatandaş düşman hale gelmiş. Vatandaş ana avrat küfür ediyor. Emir kulu polis bile: "Bu noktaya gelmemeli. Biz halk düşmanı değildik." diyor. Hatta dün Güvenpark’ta yem gibi ortaya atılan polis, artık yeter diyen vatandaş, köşeye sıkıştırıldığında yeter biz de insanız diye haykırışlar kameralara yansıdı.
Yazık! Huzur ülkesinde huzursuzluklar... Vatandaşa düşman edilmeye çalışılan polis...
Gece artık polis de eylemciler de çığırından çıkmış durumda... Kızılay’da kaldırım, reklam panosu, Büyükşehir Belediyesi`ne ait hiçbir şey kalmamış durumda. Bir panzerin eylemcileri dağıtmak için kullandığı müdahalesi, güne damgasını vurdu. Barikat önünde duran bir eylemci ve koca demir bir panzer tüm hızıyla ezdi geçti. Devletin polisi katil edilmeye çalışıldı. Çünkü TOMA kendi kendine gitmiyor, emir komuta ile…Olaylar hala devam ederken ne polisin 1 gr sabrı var ne vatandaşın... 3 gündür göz kırpmadan gazlar içinde yaşayan vatandaş ve polis..
Ankara Milletvekili Levent Gök
Artık olayların çığrından çıktığı an... Ankara Milletvekili Levent Gök bir anda Ziya Gökalp Caddesi`nde basının önüne çıktı. Polise tepki verdi. Yeter artık gaz atmayın diye bağırdı. Bir süre polisle Levent Gök arasında yaşanan tartışma ne mi oldu? Polis Levent Gök’ü kolundan tuttu ve gaz bombası attı.
Artık emir komuta zincirinden çıkan polis vatandaş karşılaşması. Biri halk tarafından seçilmiş, milleti yönetenlerden bir isim milletvekili. Diğeri milleti yönetenlerin iş verdiği kurum polisi.
Şiddet çözüm değil
Eğer İçişleri Bakanı istifa etmez ise ya da hükümet geri adım atmazsa - bilançosu çok daha ağır ödenecek olan- Ankara tarihin en acı görüntülerine sahne olacak.
Tabi bunların yanında provokasyonlar yok değil. Sosyal medyada halkı galayana getiren mesajlar, yalan bilgiler. Türkiye’nin başkenti savaş alanı gibiyken hiçbir şey yokmuş gibi gösterilen kanallar. Basın da linç edilmeye çalışılıyor; hem de sadece vatandaşın tepkisi ile değil, polis tarafından da. Öyle ki dün gece bir taraftan can sağlığımızı korumaya çalışarak işimizi yapmaya çalışıyorduk. Sizlere vereceğimiz en sağlıklı görüntüler, polisin arkasında çekeceğimiz fotoğraf kareleriyken polisin; "Çekme, coplarım! diyebilecek kadar gergin olduğu bir ortamdayız.
Bence artık daha fazla can yanmadan tepkileri tamamlayıp, nasıl yönetilmek isteniyorsa sandıktan tepkileri verme zamanı. Yoksa daha çok hem basın mensubu hem de bir insan olarak yaralanan yerlerde sürünen, coplanan, tartaklanan, taşlanan küfür edilen polis ve vatandaşları görürken canımız çok daha fazla yanacak. Şunu unutmamak lazım bu tepkiler sadece Ankara’da değil; tüm Türkiye genelinde olan tepkiler. Halka rağmen yönetim olmaz, gereken yapılmalı. Yani şu an 3 beş çapulcu yok; Türkiye genelinde binlerce, yüzlerce milyonlarca vatandaş sadece ağaç kesimine değil şu an `yönetimine` hayır diyor. Durum bu iken emir komuta ile çalışan polis emirle müdahale ediyorsa buna emir verenler üzerine düşeni yapmalı. Polis vatandaşın üzerine yem gibi atmamalı. Halka rağmen bir yönetim olmaz. Bu 3 gündür verilen mücadele Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına değil.Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek, bölmek, halkı halka düşman etmek isteyen güçler üzerine harcanacak direnç olmalı polisle halkı karşı karşıya getirerek harcanmamalı. Şimdilik izlenimlerim bunlar. Devamı gelecek umarım can kaybı vermeden sonuçlanır. Ama şimdilik Türkiye’de olduğu gibi Ankara Kızılay da olaylar Türkiye genelinden polis sevk etseler de devam ediyor.
Ankara
21.11.2024