Mart ayındaki yerel seçimlerin ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından sürülen ve gönderildikleri yerlerde oturacak yer dahi bulamayan belediye çalışanları aldıkları paranın helal olup olmadığını Diyanet’e sordu! Çalışanlar ‘Çalışmadığımız için aldığımız para helal mi? Yöneticilerimiz üzerinde kul hakkı doğuyor mu?’ sorularına yanıtını istedi. Diyanet, kamu emekçilerine aldıkları paranın helal olduğu ancak onurlarını kıran yöneticilerin ‘Manevi sorumluluğu’ bulunduğunu söyledi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, seçim sonrası çoğunluğu TÜM BEL SEN üyesi olan 358 personelin yerlerini değiştirdi. Bunlardan 66’sını da Ankara’nın Bala, Şereflikoçhisar, Beypazarı ve Nallıhan gibi uzak ilçelerine hizmet götürülmesi bahanesi ile sürdü ve emekli olmaları, sendikadan istifa etmeleri yönünde baskılar yapmaya başladı. EGO Genel Müdürlüğünden sürgün edilen çalışanlara, ‘Genel Müdürlük irtibat büroları’nda görevli olduklarının tebliğ edildi, ancak böyle bir büro olmadığı belirlendi. Büyük bölümü yeni işyerlerine üç saatlik yolculukla ulaşan çalışanlar gittiklerinde çalışmak bir yana oturacak yer bile bulamadı.
Çalışanlar, yargı önünde haklarını ararken bir de Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan fetva almaya karar verdi. Uzun yıllardır belediyede çalışan bir mühendis üç yıldır hiçbir iş yaptırılmayarak atıl durumda tutulduğunu belirterek, seçimlerden sonra her gün 300 kilometre yol gitmesini gerektiren bir yere görevlendirildiğini ve burada da hiç iş yapmadığını belirterek, Din İşleri Yüksek Kurulu’na başvurdu.
Mühendis çalışan Din İşleri Yüksek Kurulu’na şunları sordu: ‘İdarecilerimizin bizi çalıştırmamaları, iş vermemelerine karşın bize maaş ödenmektedir. Emek vermememize karşın aldığımız bu maaşlar helal midir? İdarecilere devlet malı ile personelini hoyratça kullanmalarından dolayı kul hakkı doğar mı? İdarecilerin bize uyguladıkları onur kırıcı ve insanlık dışı bu tavırlarından dolayı bizlerin onlar üzerinde kul hakkı alacağı doğar mı? Müslüman’ın Müslüman’a yaptığı bu eziyet ve Müslüman’ın (İdarecilerimizin) devletine yaptığı reva mıdır?’ Kuruldan gelen yanıtta, İslam’ın kamu kaynaklarının yerli yerinde kullanılmasını, israf edilmemesini istediği vurgulandı. Maaşlar belli bir mevzuat çerçevesinde ödendiği için maaşı alanlar açısından manevi bir sorumluluk doğmayacağı bildirilen yanıtta, ‘İdareci olsun, olmasın, bir kimsenin başkalarına karşı onur kırıcı tutumlarda bulunması doğru değildir. Bu gibi tutumlar kul hakkını ihlali olduğu için manevi sorumluluğu gerektirir’ denildi.
Ankara
21.11.2024