Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin 1. Maltepe Olağan Kongresi’nde konuşarak gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan’ın Türkiye’yi 20 sene önce de büyük bir ekonomik krize sürüklemiş olan Bahçeli ile birlikte bir ekonomik ve demokratik krize soktuğunu söyleyen Davutoğlu, “Türkiye, yapılacak ilk seçimle bu koalisyon iktidarından kurtulmalıdır” ifadesini kullandı.
Berat Albayrak’ın gönderilmesi ile akıllandığı zannedilen iktidarın yeniden başa sardığını söyleyen Davutoğlu, “Bunlar, Naci Ağbal “rüyasını” kabusa çevirerek Ekonomi Paketini, Parti kapatma ve Gergerlioğlu trajedisiyle İnsan Hakları Eylem Planını çöpe attılar. 4 aylık reform tiyatroları da böylelikle sona erdi. Bunların en iyi yol bildikleri yol bu! Bunların hayalleri 2053 Gerçekleri 1994” dedi.
Davutoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Öyle bir sistem kurdular ki; MB Başkanı bile görevden alındığı için müteşekkir. Neler çektiyse, en tepedekine minnetlerini arz ediyor. Sn. Erdoğan değil miydi sizler damadın gidişine halay çekerken yerine gelenleri öven? Peki ne oldu da bu yoldan dönüldü? Bu ülkeye son 4 yılda Nobel ekonomi ödülünü almış akademisyenleri getirin onlar bile 1-2 ay içinde ya görevden alınır ya da kaçıp gider.
Mesele faiz falan değil mesele siyaset, mesele bunların iç çekişmeleri. Mesele saray entrikaları. Mesele ortaklar arası pazarlıklar. Meteor damadın geri dönüşüne yol yapacağım, dönüşü muhteşem olacak diye başarılı bürokratlar işte böyle harcanıyor. Kimse bu gelişmeyi öyle basit bir bürokrat değişimi olarak görmemelidir. 2019 yılında yaptıkları, yurt dışı SWAP piyasasının garabet bir kararla kapatılmasının ardından bu ülkeye yaptıkları ikinci büyük kötülüktür bu.
Bunlar öyle bir sistem kurdular ki, medyaları hem savcı hem hakim. Bir-iki gün önce kendilerine yakın bir medya organı kavgada ağza alınmayacak şeyler söyledi Sn Ağbal hakkında. Medyaları itibarsızlaştırma faaliyeti yürütüyor. Ardından aynı medyada kalemşörlük yapan birisi Merkez Bankası Başkanının yerine tayin ediliyor.
Ülkenin kaderini bir insanın iki dudağı arasına sıkıştıran bu ucûbe Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve yarattığı otoriter iklim ülkeyi yeni bir kur krizinin eşiğine getirdi. Merkez bankasına Başkan atamayı herhangi bir devlet kurumuna şube müdürü atamak zanneden, 20 ayda 4. Başkanı atayan, ideolojik saplantılarla para, kur, bankacılık ve faiz yöneten iktidar bir gecede ülkeyi %10 a yakın küçülttü. Artık Türkiye yerli ve yabancı hemen tüm yatırımcıların bütün ilgi ve alakasını, güvenini yitirdiği, “gecelik” işlem bile yapılamayacak kadar kırılgan bir ekonomiye dönüştü sayelerinde.
Finansal piyasaları ve bankacılık sektörünü zor bir dönem bekliyor. %20’nin üzerinde bir enflasyonu görme ihtimalimiz çok yüksek. Yeni başkan buna rağmen göreve geliş amacı doğrultusunda “faiz indirme” deneyine girişecek. Ardından döviz satışına başlayabilir. Sermaye çıkışlarının Türkiye’yi yeni bir “içe kapanma” dönemine götüreceğini düşünüyoruz. Son 4 ayda yabancı yatırımcılardan giren 20 Milyar $’ın yeni atama ile önemli kısmının çıkması beklenmekte. Bu da ülkeyi çok derin bir “fakirleşmeye” götürecektir.
TCMB operasyonunu maskelemek için aynı gece İstanbul Sözleşmesini de iptal ettiler. Baktınız yandaşlar-karşıtlar diye toplum ikiye ayrışıyor, bu işte ekmek var, bundan ala fırsat mı olur deyip aklınızca kaçan muhafazakar oyları konsolide edeceğinizi sandınız! Siz kimi kandırdığınızı zannediyorsunuz? Çok mu rahatsızdınız altına imza attığınız İstanbul Sözleşmesi’nden? Giderdiniz Avrupa Konseyi’ne. Tartışmaları bertaraf edecek şerhler düşer, yorum beyanlarında bulunurdunuz olur biterdi. Böylesi bir kararın alınış gerekçesi kesinlikle aileyi korumak değil, MB Başkanının görevden alınmasını perdelemektir.
İktidar seçmenin kaçma sebebini yanlış hesaplamış. Onlar tam da sizin samimiyetsizliğiniz, ikiyüzlükleriniz, dün dediklerinizden ertesi gün çark etmenizden ötürü kaçtılar! Adaletsizlikler yoksulluklar, yolsuzluklar yüzünden kaçtılar. Siz cahilliklerinize, zulümlerinize son vermedikçe insanların kurnazlıklarınıza kanıp gemiyi terk etmeyeceğini mi sanıyorsunuz? Ucuz ayak oyunlarınıza, sahte politikalarınıza artık insanların karnı tok. Onlar sizin kendileri için değil, damadınız için nasıl çırpındığınızı, 5 müteahhit için gözünüzün nasıl karardığını görüyor!
Refah Partisi’nin kapatılması, Fazilet Partisi’nin kapatılması, AK Parti hakkındaki kapatılma davasını hep birlikte yaşayıp, gördük. Ne hissetmiştik? Hangi duygularla bakmıştık partilerimizi kapatan ve kapatmaya çalışanlara? Üstelik partileri kapatmayı zorlaştıran düzenlemelerin altında imzası olan Sn. Erdoğan değil miydi? MHP ile gizli koalisyon AK Parti’nin bütün kodlarını tarumar etti. Bakın Gizli Koalisyonun küçük ortağı bir kayyum gibi oturduğu iktidar tahtında, Erdoğan’a iktidarında gerçekleştirdiği demokratik adımları tek tek geri aldırıyor. O zaman kürsülerden bağıra çağıra karşı çıktığı tüm özgürlük ve demokrasi atılımlarını AK Parti iktidarı sayesinde bir bir toprağa gömüyor.
Parti kapatma girişimi Türkiye’ye kötülük projesidir. Siyaset alanını daraltıp Kandile ve İmralıya alan açma projesidir. İmralı’dan mektup getirerek, Kandil’in temsilcisi Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkararak seçim kazanmaya çalışanlar bugün de Kandil’in ve İmralı’nın ekmeğine yağ sürecek adım atma peşindeler. İstiyorlar ki, siyasal farklılıklar terörize edilsin ve kutuplaşma üzerinden iktidarlarını korusunlar! Parti kapatma geçmişte defalarca yaşanmış, zerre demokrasi perspektifi, zerre siyasal aklı, zerre sorumluluğu olanın uzak durması gereken bir iştir. Kürt vatandaşlarımızın ülkelerine, vatanlarına ve devletlerine aidiyet bilincine, aidiyet bağlarına saldırmanıza sessiz kalmayacağız.
94 ruhuna geri dönüşten bahsediyorlardı; Meclis’te 90’ların ruhu hortladı adeta. 28 Şubat’ta bir kadın vekile şiddette pervasız olanlarla, bugün mecliste kabadayılık yapanlar arasındaki fark nedir? Dün Merve Kavakçı’ya, Leyla Zana’ya reva görülen muameleden farkı nedir olan bitenin! 90’ların Meclisinde yaşananlar bu ülkeye ne kazandırdı da toplumun fay hatlarıyla oynamaya bu kadar heveslisiniz? İşte hukuk tanımazlıkta Meclise yaşattıkları utanç verici tarihi anlar. Sn. Gergerlioğlu’na son yaptıkları muameleyi hep birlikte izledik. Abdest almasına, namaz kılmasına bile müsaade etmeden yaka paça, gömlek pijama emniyete götürdüler. Bu nasıl bir vicdansızlıktır, bu nasıl bir hukuksuzluktur?
Bahçeli’nin HDP ile öğrenci andını birlikte zikreden açıklamalarının hiçbirinin milliyetçilikle, vatanseverlikle bir alakası yoktur. Öğrenci andı 2013’te zaten kaldırılmıştı. HDP de 2013 yılından beri mevcut olan bir parti. Peki sormak gerekmez mi “Bunlar bugün mü Bahçeli’nin aklına geldi?” diye. Bunların bugün gündeme getirilmesinin tek nedeni, MHP’nin oy kaybediyor olmasıdır. Bahçeli oy kaybını toplumsal barışı bozarak, toplumu ayrıştırarak, gerilimi arttırarak durdurmaya çalışıyor. Bu vatanseverlik değil, millete en büyük zararı vermektir. Kendi kişisel ikbali için memleketi yangın yerine çevirmeye çekinmiyorlar. Bu ülkeye, bu topluma, bu millete, sırf iktidarlarını sürdürmek için çok ama çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar.