Akman´ın değerlendirmeleri şöyle:
‘YABANCILAR ALBAYRAK´IN SUNUMUNU BEĞENMEMİŞ´
“Türkiye´de böyle şeyler yazılamıyor: Uluslararası ajanslar yazdı, hazine ve maliye bakanı Berat Albayrak´ın yaptığı sunumlar oldukça olumsuz geri dönüşler almış. Bu sunum çok kötü oldu, bir maliye bakanının böyle bir sunum yaptığını görmemiştik diyenler olmuş. Ne kadarı sunumun tatmin edici olmayışıyla ne kadarı önyargılarla ilgili bilemiyoruz. Daha önce Türkiye´yi temsil edenler prestij elde etmişlerdi. Albayrak onlarla yarışmak zorunda kaldı.
Türkiye´nin seçim öncesinde yaşadığı bazı şeyler var SWAP gibi, JP Morgan´a soruşturma açması gibi. Türkiye eski Türkiye mi kuşkuları oluşmaya başladı. Belli bir zamandan beri dış basın Türkiye´deki ekonomik ve siyasi gidişatla ilgili çok olumlu şeyler yazmıyor. Bunlarla da dolmuş olan insanlar olaya daha olumsuz bakıyorlar.
‘HİSSEDİLEN İŞSİZLİK DAHA YÜKSEK´
Ortaya çıkan işsizlik verileri Türkiye tarihinin en kötü verileri. Bazen hava durumu verilirken sıcaklık 13 derece ama hissedilen 8 derece denir. Bir resmi işsizlik var bir de halkın hissettiği… Nominal rakamlara baktığımızda durum yine öyle gözüküyor. Daha yüksek işsizlik oranları oldu. Aynı zamanda 2009 döneminde yine oldu. 2009 şubatında 14,8 oldu. Şu anda biz 14,7´deyiz. 2009 dünya ekonomik krizinin Türkiye´yi en çok vurduğu yıldı, ithalen aldığımız işsizlikti. Şimdi yerli ve milli işsizlikten bahsediyoruz. Dünyadaki krizle beraber gelen işsizlik dünyadaki krize karşı alınan tedbirlerle çözüldü. Merkez bankaları para basıp herkese dağıttı ve Türkiye de kendini toparladı. Ama bugünkü işsizlik küresel krizi de geçti. Dünya bizim için bir şey yapmayacak. Bazı şeyleri ivme ile de ölçersiniz. İki araba çarpıştığında onların hızına ve ivmesine bakarsınız. Bir insanın tansiyonu yıllar içinde artarsa kötüdür. Ama bir anda çıkarsa beyin kanaması oluşur. 2018 Haziranında 10.16 idi şimdi yüzde 15. Bu yüzde 50´lik bir artış hızı demek. Bu tarım dışı işsizlikte yüzde 60´ı bulmuş demek hız olarak. İvme çok yüksek.
İŞSİZLİK SON 10 YILIN ZİRVESİNDE
Türkiye eskiden de büyük krizler yaşadı. 2001 krizinde bankaların battığı zamandaki işsizlik oranından yüksek şu andaki oran. Türkiye´de işsizliğin tanımı değiştirildi. Eskiden son üç ayda iş aradınız mı diye soruluyordu. Aramadım derseniz işsiz değilsiniz deniyordu. Sonra dünyaya uydurmak için son dört hafta iş aradınız mı diye sorunca sen işsiz değilsin demeye başladılar. Aylardır arıyorum iş arayacak param bile kalmadı derseniz yine de sizi işsiz olarak tanımladılar.
‘ŞEHİRDEKİ PARASIZLIK KIRSALDAKİNDEN DAHA ZORDUR´
Kırsalda işsizlik kötüdür. Ama hemen her ailenin bir evi vardır. Ama kentte kiracılık oranı yükselir. Kiranızı yatırmayınca kapıda kalırsınız. Kırsalda en kötü ihtimalle evin önünde bostan vardır, iki tavuk besleyip yersiniz. Açlık sorunu daha azdır. Kentteki işsizlik kredi kartı limitleriniz dolunca, sizi aç bırakır. Kırda geniş aileler vardır, insanlar birbirlerine destek verirler, şehirde bu yoktur.
Yıllardır Türkiye´deki gıda enflasyonu normal enflasyonun üstünde, 30´lar civarında. Kentteki işsiz her şeyinden kıssa ekmek süt almak zorunda. Bu ülkede mama hırsızlığı olmaya başlandı. Eskiden kuyumcular soyulurdu şimdi soğan depoları soyuluyor. Genç işsizlikte artış zaman içinde çok büyüdü. Şu anda yüzde 26.7. Artış ivmesi yüzde 60´ın üstünde. Bunun bir de bölgesel eşitsizlikleri olunca doğuda yüzde 50´leri buluyor. Geçmişteki 1-2 puanla alakası yok. ŞU andaki işsizlik hem gerçek hem hissedilen anlamda Cumhuriyet tarihinin en yükseğidir. Seçim öncesindeki olağanüstü istihdam teşviklerine rağmen durum böyle.
‘TEŞHİSİ YANLIŞ KOYARSAK TEDAVİ OLAMAYIZ´
Buradaki teşhisler yurt dışından bize saldırı var, öteki ülkeler bizi kıskanıyor yönünde. Böyle bir teşhis koyarsanız ilerleyemezsiniz. Sürekli tekrarlayınca doğru olmasa da buna kendileri de inanmaya başladı. Teşhis yanlış olunca tedavi de yanlış oluyor. Türkiye´nin çok ciddi reform hamleleri yapması lazım. Yapısal reform hamleleri yapılacak dendi. Albayrak´ın yaptığı sunumu Türkiye´de bile beğenmediler. Türkiye´de özellikle yakın geçmişte manipülatif işlemler endişesi doğuracak o kadar çok şey oldu ki. Yüksek enflasyon oranı açıklandı, ertesi günü TÜİK´te bundan sorumlu kişi değiştirildi. Bu tip hareketler çok arttı ve güven sorunu doğdu. Türkiye´nin mart bütçe açığı 88 milyar TL´ye geldi. Bunun da sürdürülemeyeceği çok açık. TL üstünde ciddi bir tehdit yaratıyor. Her taraftan sürdürülemez hale geldik. Kronik tüm hastalıklarımız akut oldu. Bütçe açığını kapatmak için ne yapıldı? Merkez Bankası´nın Nisan ayında yapması gereken toplantı aylar öncesinde yapıldı ve 30 milyarlık karı 3 ay beklemeden hemen el koydular. Ekonomiden anlamayan insanlarımız buna sevinebilir ama elin yabancılarını kandıramadınız.
Türkiye´de enteresan bir şey oldu: IMF Avrupa masası başındaki adam basın toplantısı düzenledi. Gazetelere Türkiye´deki sıkıntıları çok abartmamak lazım şeklinde yansıdı. Altını okuyunca ‘Çok ciddi küçüleceksiniz, mali kurumlarınızı kontrol edin, hemen tedbir alın´ dendiği gözüktü. Kamu bankaları ve şirketlerinizi piyasayı manipüle etmek için kullanmayın dendi. Buna benzer bir sürü şey var. Bu sene küçülme senesi olacak dedi IMF, umarım yanılırlar.”