Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Yargıda Yapısal Reform: Gelecek Adalet Modelinin” tanıtım programına katıldı.
“Beka; temeli itibariyle, ortak aidiyet bilinciyle başlar, ama adalet ile süre gelir. Adaletin olmadığı yerde milli bir bekadan bahsetme imkanı yoktur” diyen Davutoğlu, adaletin olmadığı zaman milli bekanın çözüleceğini dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milli bekaya karşı en büyük tehdit adalet eksikliğidir. Türkiye’de belki de hepimizin en fazla üzerinde düşünmesi gereken; adalete güvenin en alt düzeylerde seyrediyor olmasıdır. Adalete güven zayıfladığı anda, toplumu bir arada tutan maya, çözülür. Toplumu bir arada tutacak olan fiili güç değildir, tabii ki askeri güç lazım. Ama eğer askeri güç ülkenin kaslarıyla adalet kalbidir.”
Davutoğlu; insanın canının, malının, aklının ve neslinin devamının adaletle mümkün olabileceğini kaydederek, “Cumhuriyet tarihinde ne zaman adalet sarsıntıya uğramışsa toplumsal düzen yerle bir oldu. Günümüzde de adaletin hak dağıtma alanı olmaktan çıkıp güç biriktirme alanı olmasıdır... Bugünkü en temel meselemiz hukukun güç tahakküm alanı olarak görülmesi” diye Türkiye’de şu anda adaletin olmadığını ifade etti.
Davutoğlu, Türkiye tarihinde yaşanan olayları anımsatarak, “Maalesef bizim Cumhuriyet tarihi dönemimizde yargının gücü elinde tutanların başkalarını cezalandırma aracı olarak görüldüğü, gücü elinde tutmayanların ama ‘Gücü elde edersek diğerlerini de fiilen kontrol altında tutarız’ dediği alanlara dönüştü” diye konuştu.
Davutoğlu, “Bir ülke için en büyük itibar kaybı adaletsizliğin dışa yansımasıdır” diyerek, yatırımcıların da hukukun ve adaletin olduğu yerde yatırım yaptığını ve olmadığı yerden kaçtığını söyledi. Davutoğlu, “Türkiye’nin haline baklanlar gelinebilecek ve yatırım yapılabilecek cazip ülke olarak görebilirler mi?” diye sordu.
Davutoğlu, “İki batılı gazeteciyi bizim doğumuzdaki ülkelerden nasıl çıkardığımızı biliyorsunuz. O zaman üzülürdüm ‘Bunlar suçluysa niye cezalandırılmadılar, suçsuzsa niye bırakılmadılar’ diye. Rahip Brunson, Deniz Yücel ve Cemal Kaşıkçı olayı bunlardan farklı değil” dedi.
Davutoğlu, zihniyet yenilenmesi gerektiğini dile getirerek, “Kapsamlı reform için önce zihniyet yenilenmesi gerektiğine inanıyoruz. Adalet ilkesinin hukuk devletiyle birleştirileceği bir zihniyet yenilenmesi. Hukuk eğitiminde başlayarak, bütün hukuk fakültelerinin röntgenini çekerek, vicdan sahibi hakimlerin hukuk sistemine sağlanması üzerine nasıl bir zihniyet yenilenmesi gerektiğini ortaya koyduk” diye konuştu.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emrah Kılıç, hukuk eğitimi ve hukuk fakültesindeki sorunlara ilişkin sunum yaparak, partilerinin getireceği yenilikleri açıkladı. Kılıç’ın açıklamasına göre Gelecek Partisi, hukuk fakültelerinin eğitim süresini beş yıla çıkaracak, yeterli altyapısı ve akademik kadrosu bulunmayan hukuk fakülteleri kapatılacak.
Kılıç, “Hukuk fakültelerine akreditasyon zorunluluğu getirilecek” diyerek, bir akreditasyon biriminin oluşturulacağını bildirdi. Kılıç, “Adliye ve Türkiye Barolar Birliği iş birliği ile öğrenciler adliyelerde zorunlu eğitime tabu tutulacaktır” dedi. Kılıç, adalet meslek yüksek okulu mezunlarının dikey geçiş sınavıyla hukuk fakültelerine geçişinin engelleneceğini söyledi.
Gelecek Partisi Yönetim Kurulu üyesi Hasan Seymen; hakim, savcı ve avukatların mesleğe kabulüne ilişkin yapacakları yenilikleri anlattı. Seymen, son 5-6 yıldır hakim ve savcı alımlarında liyakat yoksulluğu olduğunu ifade etti. Seymen, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hakim ve savcıların altı aylık eğitimden sonra görevlendirildiğini açıklayarak, “Bugün bunun sancılarını Türkiye yaşıyor” dedi.
Seymen; Türkiye’de 84 hukuk fakültesi olduğunu ve bu fakültelerin çoğunda profesör düzeyinde hoca bile olmadığını belirtti, “Mezun olanlar niteliksiz şekilde mezun oluyor. Biz vatandaşlar olarak bu hakim ve savcıların karşısına çıkıyoruz” diye konuştu.
Seymen, hukuk fakültesi öğrencilerinin mezun olduktan sonra mesleğe giriş sınavına tabi tutulacağını açıklayarak, avukatlığı tercih edenlerin üç yıl avukat yardımcısı ve hakim, savcılığı tercih edenlerin beş yıl hakim ve savcı yardımcısı olarak çalışacağını ve süre sonunda bir meslek sınavına tabi tutulacağını anlattı. Seymen, hakimlik ve savcılık sınavından başarılı olamayanların adli kolluk müdürlüğü, yazı işleri, icra, cezaevleri müdürlüklerinde görevlendirileceğini açıkladı.
Seymen, avukat yardımcılığının ücretli yapılacağını söyleyerek, “Avukat yardımcıları avukatların yanında ücretli çalışacaklar. Sulh ceza, sulh hukuk gibi işlemleri yapmak için vekaletname alabilecekler” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün; adalette yapısal yenilenmenin nasıl yapılması gerektiğini aktardı. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu ikiye ayırarak Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olmak üzere iki ayrı yapı kuracaklarını belirtti. Üstün, “Yargının kalbi diyebileceğimiz ve herkesin orayı ele geçirmek için çaba sarf ettiği Hakimler ve Savcılar Kurulu olarak adlandırılan yapıyı yeniden düzenlemekle işe başladık” diye konuştu.
Üstün, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu’nun üzerinde yürütmenin elinin olmayacağını kaydederek, “Cumhurbaşkanının kurula üye seçme ve Adalet Bakanlığı ve bakan yardımcısını tabii üyelikleri yöntemine son verilecek” dedi. Üstün’ün anlatımına göre Hakimler Kurulu 22 asil, 22 yedek üyeden oluşacak. Üyeleri bir defaya mahsus olarak 6 yıl, kurul başkanı kurul üyeleri arasından 3 yıl için seçilecek. Kurula seçilme yetkisine sahip her organ bu yetkiyi kendisine tanınan sayısın en az üçte birinin kadın olmasını sağlayacak.
Üstün, Savcılar Kurulu’nun adliye teşkilatının dışında kurulacağını kaydederek, “Yıllardan beri savcılar hakim kürsüsünden insin şeklinde talep vardı yerine getirilemedi. Savcılık makamını tamamen hakimlerin bulunduğu binaların dışına alarak yeni bir müessese olarak düzenliyoruz. Savcılar Kurulu bir daire, 11 asıl ve 11 yedek üyeden oluşur. Kurul Başkanı Adalet Bakanıdır. Kurul üyeleri bir defaya mahsus altı yıl görev yapmak üzere seçilir” diye kurulun özelliklerini anlattı.
Üstün mahkeme başkanlığı sistemi kurulması gerektiğini de söyledi. Üstün, “Batı ülkelerinde uygulanan ve başarılı bir sistemi kedi ülkemizde uygulamak istiyoruz. Adalet komisyonları mahkeme başkanlığı sistemine dönüştürülecek. Her ilde tek bir mahkeme başkanlığı kurulacak. İl sınırındaki tüm mahkeme hakimleri mahkeme başkanlığına bağlı olarak çalışacak. Mahkeme başkanlıkları bölgesi içindeki adli ve idari hizmetlerin yasa ve amaca uygun yürütülmesinden sorumlu ve yetkili olacaktır” diye konuştu.
Üstün, hukuk fakültelerinden mezun olanlardan oluşan bir adli kolluk teşkilatı kurulacağını ve bu teşkilatla soruşturmaların daha etkili yürütüleceğini belirtti.
Gelecek Partisi Aile ve Sosyal Hizmet Politikaları Başkanı Selen Yıldız Öztürk, avukatlıkta yapılacak yeniliklere ilişkin yaptığı sunumda, çoklu baro sistemine son verileceğini ve tekli baroya geçileceğini ancak baro yönetiminde nispi temsil sisteminin sağlanacağını söyledi.
Öztürk, “Yargılamada savunma ve iddia makamları eşit hale getirilecek. Soruşturmanın gizliliği gibi tüm düzenlemeler kısıtlanacak. Avukatlık sıfat ve yetkileri güçlendirilecek” diyerek, delillerin toplanmasında avukatların talebinin de savcılarınki gibi karşılanacağını kaydetti. Öztürk, adli yardım ve CMK ücretlerinin avukatlık asgari tarifesine göre belirleneceğini, bu ücretlerin KDV ve vergiden muaf olacağını açıkladı. Öztürk, hakimlik, avukatlık kanunlarının yenileneceğini ve savcılar kanunu çıkarılacağını söyledi.
Gelecek Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı ise Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yeniden yapılandırılmasına ilişkin partilerinin önerilerini anlattı. Yazıcı, AYM’nin 45 yaşını tamamlamış 17 üyeden oluşacağını ve bu üyelerin en az sekizinin kadın olacağını açıkladı. Yazıcı, üyelerin tamamının TBMM tarafından seçileceğini belirterek, “AYM üyelerinin beşi Yargıtay, üçü Danıştay, ikisi Sayıştay genel kurullarının kendi üyeleri arasından seçecekleri adaylar arasından TBMM tarafından belirlenecek” dedi.
Yazıcı, “Üyeliğe seçilen kişi mutlaka 12 yıllık görev süresini tamamladıktan sonra emekli olacak. 65 yaşına gelmişse de 12 yılı tamamlamadan üyelikten alınmayacak” diyerek, AYM’de 65 yaş sınırının kaldırılacağını ifade etti.
Yazıcı, AYM’nin bireysel başvuru görevinin devam edeceğini açıklayarak, “Bu başvurudaki sürenin 30 günden 60 güne çıkarılmasını öneriyoruz. 30 günlük kısa bir süre. Bireysel başvuruda bulunan kişi bireysel başvurusuna temel oluşturan kamu hukuku işleminin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasındaysa bu iddia da AYM tarafından incelenecek” dedi.
Yazıcı, siyasi partilerin kapatılması ve hazine yardımından mahrum bırakılmasına ilişkin açılacak davalara ilişkin “Bir siyasi parti aleyhine dava açılması için o siyasi partini şiddeti amaçlarına ulaşmak bakımından araç olarak kullanıyor olması gerekecektir” dedi. Yazıcı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın siyasi partilere ilişkin açtığı kapatma davalarında hesap verebilir bir konumda olmadığını açıklayarak, “Bir siyasi parti aleyhine dava açılabilmesi için öncelikle TBMM’nin bu yönden bir karar alması gerekecek” diye konuştu.
Gelecek Partisi Adalet Politikaları Başkanı Ali Aydın, adalete erişim hakkı konusunda yaptığı sunumda, “Sisteminiz mağdurun zararını gidermeye yetmiyorsa, ‘Hakim bey’ şiirlerine vesile olacak kadar adalete olan güveni azaltıyorsanız sistemi bir anlamı olmadığını ifade etmek isterim” dedi. Aydın, yargı bağımsızlığı için hakimlere mesleki dokunulmazlık ve coğrafi teminat getirileceğini açıklayarak, “Hakim asla hakkında verilmiş bir disiplin cezası olmadan bir alt bölgeye gönderilemeyeceği gibi baktığı davalardan el çektirilerek, başka bir bölgeye gönderilmesi de engellenecektir” dedi.
Aydın, hakimlerin atamalarında itiraz ve adli yargı denetim yollarının getirileceğini söyledi. Aydın, sosyal medya üzerinden hakimlerin etkilenmesinin önleneceğini, davaların hızlı şekilde bitirilmesinin sağlanacağını, meslek içi eğitimlere katılmayan yargı mensupları hakkında idari tedbirler alınacağını, elindeki dosyaları bitirmemiş hakimlerin başka yere gitmesinin önlenmeye çalışılacağını açıkladı.
Aydın, cezaevi yönetimlerinin denetimli serbestlik konusundaki “keyfi uygulamalarına” son verileceğini belirtti. Aydın, gerekçeli kararların yasal süresi içinde yazmayan hakimler hakkında idari ve disiplin yaptırımları uygulanacağını söyledi. Aydın, “Türkiye’de adli tatil uygulaması. Bazı mahkemelere yılda bir defa duruşma yapılabiliyor. Şu anda 40 gün olan adli tatil gerekçe gösterilerek duruşmaları üç, dört ay sonra erteliyorlar... Acil adalet bekleyen vatandaşlarımızı bu şekilde kapıda bekletmek insan haklarına aykırı uygulama. Adli tatil kesinlikle kaldırılacak” dedi.