Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/50.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına yapılan itirazların kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin işlemin tamamen iptali ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Makamının 18.09.2017 tarihli Olur işleminin iptali istemi ile açılan davalar lehimize sonuçlanmıştır.
Türkiye`de bulunan 18 adet Özel Çevre Koruma Bölgesi`nden biri de Ankara`da bulunan Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesidir. Özel Çevre Koruma Bölgeleri, ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına karşı hassasiyet gösterilmesi gereken, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynak değerlerinin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması gereken alanlar olup, geçmişte Bakanlar Kurulu Kararı günümüzde ise Cumhurbaşkanlığı Kararı ile ilan edilmektedir. Ankara için böyle bir alana sahip olmanın bir diğer önemi de metropol içerisinde kalan tek sulak alan ekosistemi olmasıdır. Bunlara ek olarak yaban hayatı yönünden çok değerli biyolojik çeşitliliğe ve habitatlara ev sahipliği yapmaktadır. Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde bulunan Mogan ve Eymir Gölleri ve sulak alanları Ramsar Alanı olmaya aday gösterilen önemli kuş alanlarından birisidir. Dolayısıyla böyle bir ekolojik sisteme ilişkin alınacak kararların ve uygulanması planlanan politikaların alanı bütüncül bir şekilde ele alması gerekmektedir. Alanın ekolojik olarak bir sistemler bütününü oluşturduğu gözetilerek, yapılacak kısmi müdahalelerle alanın ekolojik işlevini kaybettirecek, sahip olduğu doğal değerleri riske atacak adımlardan uzak durulmalıdır.
Nitekim Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen Gölbaşı`na ilişkin yine Bakanlık tarafından hazırlanan "Yönetim Planı"nda bölgedeki yapılaşmaların önlenememesi halinde, alanın doğallığının kaybolacağı ve ekosistem işlevlerinin yok olacağı ifade edilmektedir. Buna rağmen aynı idare tarafından Gölbaşı ÖÇK`da yapılaşma öneren planlara olur verilerek çelişkili kararlar alınmaktadır. Ek olarak alanın bütününe dair üretilen Çevre Düzeni Planına, Revizyon Planlarına veya alanın bir kısmı için geçerli olan parçacıl planlama müdahalelerine konu olan iptal gerekçeleri ile aynı nitelikte kararları içeren planlar yapılmaya devam edilmektedir. Bunlar;
● Bölgede yapı ve nüfus yoğunluğunu artırıcı işlevlerin belirlenmesi,
● Ağaçlandırılacak alan ve tarım alanlarının yapılaşmaya açılması,
● Açık-yeşil alan sisteminin bütünlüğünün ve sürekliliğinin bozulması,
● Bölgenin doğal karakterinin zedelenmesine neden olacak işlevlerin getirilmesi
gibi yaklaşımları içeren kararlardır ve bölgeye zarar vermektedir. Bu anlayış üst ölçekli planlarda alana atfedilen misyona ve Çevre Düzeni Planı`nın Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği`nde tanımlanan "sağlıklı çevre oluşturulması, kirliliğin oluşmadan önce önlenebilmesi, doğal çevrenin korunması" ilkelerine de aykırılık taşımaktadır. Yapılaşmanın bir gereği olarak teknik altyapının karşılanması ile birlikte, bu şekilde tasarlanan bir planlama süreci alanın doğal niteliğinde tahribata yol açacaktır.
Dere yataklarının, vadi tabanlarının ve taşkın alanı niteliğindeki alanların bulunduğu Gölbaşı ÖÇK Bölgesi`nin planlama esasları gereği yapılaşma alanı dışında bırakılması bir zorunluluktur. Doğal ve kendine özgü nitelikleriyle su toplama havzası olarak belirlenen ve koruma altına alınan bölgenin kamu yararı, şehircilik ilke ve esasları ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler gözetilerek ele alınması gerekmektedir. Gölbaşı ÖÇK bölgesinin Ankara kent bütünü için bir hava koridoru, su kaynağı ve canlı ekosistemi olarak kalması öncelikli hedef olmalıdır. Bu öncelik 3194 sayılı İmar Kanunu`nda belirtilen Çevre Düzeni Planı tanımı, 2872 sayılı Çevre Kanunu`nun "çevrenin korunması" başlıklı maddesi ve mutlak tarım arazilerinin korunması ile ilgili olarak 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çerçevesinde gerçekleştirilmelidir.
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak kamu yararı ilkesince doğal değerlerin savunulması, şehircilik ilke ve esasları gereği sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı, her bir canlının yaşam hakkı için biyoçeşitliliğin korunması adına sürdürdüğümüz hukuk mücadelesine devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla sunuyoruz.
Ankara
03.10.2024