“Muhalefette olsak da hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız. Neticede hepimiz kardeşiz” ifadesine yer veren Kamalak, anayasa çalışmaları ile ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi:
“İnşallah düzgün bir anayasa yapılır diye ümit ediyorum. Ama sanki anayasa yapım alışmaları askıya alınmış gibi. Öyle bir hava seziyorum. Sayın başbakanın önceliği başkanlık sistemi. Bu meclisten hazırlanan anayasa çerçevesinde başkanlık sisteminin çıkmayacağı kesin. Kesin olunca sayın başbakan ‘ötesi benim için önemli değil’ düşüncesiyle, sanki rafa kaldırılmış ya da rafa kaldırılmak üzere gibi görüyorum. Rafa kalkarsa bu yanlış olur. Çünkü yeni bir anayasa yapımı konusunda kamuoyuna çok büyük bir hava pompalandı. Cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanına daha önce defalarca dosyalar sunmuştuk. Mutlak surette yeni bir anayasa yapılmalıdır diye düşünüyorum. Kamuoyuna çok yüksek ve gereğinden fazla bir anayasa pompalandı. Bu meclis eğer yeni bir anayasa yapmazsa, çok büyük bir itibar kaybeder.”
Prof. Dr. Mustafa Kamalak, dokunulmazlıklarla ilgili olarak, “milletvekilliği dokunulmazlığının asıl” olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Ancak bu dokunulmazlık kimseye kasti olarak suç işleme özgürlüğü imkanı ve hakkı vermez. Ortada suç olup olmadığına karar verecek olan TBMM’dir. Ancak şunu ifade edelim ki, mevcut problemi yasama veya milletvekilliği dokunulmazlığı ile çözmek mümkün değildir. Türkiye bu anlamda yeni bir anayasa yapıp temel çözümü oralarda aramalıdır. Yasama veya milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması çözüm olmayacaktır. Çözüm anayasada, iktisadi faaliyetlerde ve eğitimde aranmalıdır.”
Hükümet’in terörle mücadele yöntemi yanlış
SP Genel Başkanı Kamala, terörle mücadele konusunda Hükümet’in mücadele yönteminin yanlış olduğunu ileri sürdü.
Terörün, yanlış yönetim ve politikalar sonucu bugün büyük bir sorun haline geldiğini kaydeden Kamalak, bu sorunun çözümüne yönelik şu görüşlere yer verdi:
“Terör konusu Türkiye’deki yanlış yönetimin kendi eliyle başına ördüğü bir çoraptır. Terörist dediğimiz bu gençler ve çocuklar, daha dün Çanakkale’de birlikte savaşan, vücutlarını birbirlerine siper eden şehitlerimizin çocuklarıdır. Orada vücutlarını birbirlerine siper eden dedelerimizin çocukları, bugün ne yazık ki yanlış politikaların sonucu birbirlerine düşman hale getirilmiştir. Devlet, resmi ideoloji bizzat kendi eliyle terörü beslemiştir. Çözüm nedir? Dün Kürdü ve Türkü, Lazı ve Çerkezi birbirlerine kaynaştıran, onların vücutlarını birbirlerine siper etmeye sevk eden unsurları ve ortak değerleri bugün ön plana çıkarmak lazım. Sonra oralara mutlak surette devlet öncülüğünde yatırımlar yapmak lazım. İnsanlar için aş imkanı, iş imkanı sağlamak lazım. Bunda devlet öncülük etmelidir. Özel sektörü teşvik bakımından 25-30 yıl vergi muafiyeti tanınmalıdır o yöredeki insanlara. Eğitim konusu ciddi anlamda ele alınmalıdır. İnsanların birbirlerine düşman değil de kardeş oldukları teması öne çıkarılmalıdır. Ben o bölgenin insanlarını çok iyi tanırım. Çünkü 17 sene Erzurum’da Atatürk Üniversitesi’nde görev yaptım ve o yıllarda doğu ve güneydoğuyu çok gezdim. Bu nedenle diyorum ki Kürtlerin bir çok özelliğinin yanı sıra iki temel özelliği varır. Birincisi dindar oluşları, ikincisi mert oluşlarıdır. Bu iki özellik öne çıkarılınca, hükümet bu insanlara silah bırakmalı diyor. Kanımca bu olmayacak duaya amin demektir. Çünkü oranın örfü, adedi, inanç yapısı, gelenekleri vs. silah bırakmaya müsait değildir. Oradaki insana silah bırak demek, nafile bir çabadır. O nedenle bir takım akılcı yollarla, barış yoluyla problemler çözülmelidir. Bu insanların kardeş olduğu duygusu ve ortak derler öne çıkarılmalıdır. Ancak bu şekilde bu problemi çözebiliriz. On yıldır iktidarda olan AK Parti, terör dahil Türkiye’nin hiçbir problemini çözememiştir, çözemeyecektir de.”
Ankara
21.11.2024