Türkiye´ye 15 Temmuz´da hain darbe girişimi ile diz çöktüremeyen çevrelerin asimetrik savaşla siyasi, yargı ve ekonomik yönden dize getirme gayretlerinin intihar olacağını kaydeden Gök, İsrail´in Kudüs´teki işgalci konumunu dünya devletlerinin de kınadığını ancak gayri meşru işgalin her ne hikmetse ABD tarafından meşru olarak görüldüğünü söyledi. Gök, “Sözde bölgede barış rüzgarlarını estirmeye çaışanlar işgalin olduğu yere ne tür barış getirecekler? ABD adeta ölüm vuruşuna hazırlık yapmaktadır ve bundan büyük zarar görecektir” dedi.
“Sırada Kıbrıs, Mekke ve Medine mi var?”
Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa´nın sadece Filistin´in vatan davası değil, Müslümanların inanç ve beka meselesi olduğunun altını çizen Gök, ABD tarafından bölgede bir kıyamet senaryosunun hazırlandığını kaydetti. Savaşı İslâm´ın kalbine taşıyıp, bölgeselleştirip, Müslüman coğrafyayı yüz yıl daha ayağa kalkamayacak hale getirmenin hazırlıklarının yapıldığına dikkat çeken Gök, Kudüs teslim alındıktan sonra yeni cephe savaşının İslamiyet´in kalbi olan Mekke ve Medine çevresinde yapılmasının imkansız olmayacağını dile getirdi. Gök, şöyle devam etti:
“Belki daha sonra Kıbrıs´ta, aynı planlar devreye sokulacaktır. Arkasından sözde Ermeni meselesi dayatması yapılacak. Tüm meselelerde kilit ülke Türkiye. Türkiye´yi zor duruma düşürmek, itibarsız hale getirmek için her yolu deniyorlar. Kudüs´ün zulüm, savaş, işgal, yağma ve sürgün kelimelerine bitişik bulunan tarihi, biz Müslümanlar için öncelikle çaresizlikten kaynaklanan bir mahcubiyetin değil, bilakis iliklerinde hissetmeye ve yeni nesillere de hissettirmeye yönelik bir çabanın öznesi olmalıdır.
Bugün İslam ümmetinin böyle bölük pörçük olmasının, “bünyan-ı mersus” olmak yerine kuvveti dağılmış bireylere dönüşmesinin gerekçesi, o kilit taşı olan Kudüs´ün işgal altında, zulümle lekelenmeye çalışılırken İslam coğrafyasında birlikteliğin sağlanamamasında yatmaktadır. Yeryüzünde bütün İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı akarken, Hıristiyan aleminde herhangi bir olumsuzluğun yaşanmaması ise manidar ve düşündürücüdür. Gözü dönmüş bir gayrimeşru işgali meşru sayan, diğer taraftan sürekli yeni yerleşim yerleriyle Kudüs´ün etnik ve dini yapısını bozmaya çalışan bir işgal devleti var. Şirk toplumuna dönüşen İsrail, geçmişte nasıl ki Hak´tan sapıp, ayrılığa düşüp gazaba uğradıysa, bu kararından dönmediği sürece aynı akıbeti yaşayıp helak olacaktır.”
“İslam ümmetinin vahdet binasının kilit taşı olan Kudüs, İsrail´in değil, Filistin´in başkentidir. Hükümetimiz; 1904 tarihli Lahey konvansiyonunun “kutsal mekânların insanlık tarihindeki yeri dolayısıyla korunması” ve 1907 tarihli Lahey konvansiyonunun “ibadet yerlerinin kuşatılmasının ve bombalanmasının yasaklanması” hükümlerinin derhal uygulamaya konulması noktasında harekete geçmelidir” diye konuşan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı Gök, tüm siyasi partileri, sivil toplum ve medya kuruluşları ile halkı ABD ve İsrail´i protesto etmeye ve Filistin´e destek vermeye davet etti.
Ankara
22.11.2024