Bir yandan kürsüden kamuoyuna “demokrasi” vurgusu yapılırken, diğer yandan bırakın demokrasiyi, insanlıkla ve siyasi ahlakla ilgisi olmayan olayları yaşadık. Bu partiye emek vermiş dava arkadaşlarımız, milletvekillerimiz bizzat Genel Merkez talimatı ile birçok il başkanınca dağıtılan kara listelere alınarak açıkça aşağılanmış, tasfiye edilmeye çalışılmıştır.
Olayın en garip tarafı, hakarete uğrayan, kirletilmeye çalışılan bu arkadaşlarımızın haklı talepleri göz ardı edilerek, bu kirli operasyonu yapanların baş tacı edilmesi, mağdur edilen dava arkadaşlarımızın ise, bizzat yöneticiler tarafından, hem de TV ekranlarından sürekli hakarete uğramasıdır. Operasyonu yapanlar ayan beyan ortada iken, mağdur edilen, kara listeye alınan dava arkadaşlarımız, utanmazca, nerdeyse operasyon yapmakla itham edilerek adeta yalan rüzgârı estirilmiştir.
Bu güne kadar sorumlu davranarak, Sn. Genel Başkanımıza kanaatlerimizi ve taleplerimizi ilettik, ancak olumlu hiçbir sonuç alamadık. Sn. Genel Başkanın tercihinin kara liste operasyonunun faillerinden yana olmasını, bizlere yönelik açık mesaj olarak görüyorum.
Tespitim şu şekildedir;
1. İYİ Parti yönetilememektedir. Adalet, şeffaflık, problem çözme iradesi yerine, kendi içinde ve kendi eliyle adeta sürekli kaos yaratan bir siyasal hareket nerede görülmüştür? Kendi öz eleştirisini hiç yapmadan, sürekli başkalarını suçlamak, bir siyasi partinin yönetim anlayışı olamaz.
2. Partinin kuruluşunda görev almış, il, ilçe başkanları, yönetici, üst kurul delegeleri ve kurucular kurulu üyelerinin büyük bölümü ya dışlanmış ya da partiyle gönül bağını koparmak zorunda bırakılmıştır.
3. Tamamı değilse bile, birçok il ve ilçe başkanlıkları Genel Merkezde yetkiyi elinde bulunduran, dar bir kadronun yönlendirmesi ve baskısıyla oluşturulmuş. Emre amade, sorgulamayan, sadece talimatları yerine getiren bir teşkilat yapısı oluşturulmuştur ki, bu tablo İYİ Partinin kuruluş misyonu ve kamuoyuna ilan edilen iddialarıyla bağdaşmamaktadır.
4. İYİ Parti, parti içi antidemokratik uygulamalar, ayak oyunları, dar ekipçilik anlayışına karşı kurulmuş, ancak 3 yılda tüm bu kavramlar yerle bir edilmiştir. Demokrasi, adalet, şeffaflık sadece kamuoyuna karşı kullanılan kavramlar olmaktan öteye gidememiştir.
5. 3 yılda ideolojik bir söylem birliği oluşturulmamıştır. Türk milliyetçiği ile merkez sağ, hatta ulusalcı sol söylemler arasında sıkışmış, ülkemizde yaşanılan sosyo-kültürel olaylara ürkerek, kim ne der anlayışı ile yaklaşan, bir kimlik bunalımı içinde, adeta “rüzgârın önünde sürüklenen yaprak” görüntüsü verilmekte, üst düzey açıklamalarda bile bir fikri birlik anlayışı görülmemektedir. Divan üyesi olarak görevlendirilen bazı kişilerin, Anayasanın ilk üç maddesi, Türklük tanımı, anadilde eğitim konularındaki Türk milliyetçiliği ile taban tabana zıt görüşleri ile, PKK, FETÖ konusundaki açıklamaları göz önüne alındığında, partinin vitrine koyduğu bu tür kişilerle, nereye savrulduğu meçhuldür. Temsil noktasındaki, bu zihniyet sahiplerini kabullenmek milliyetçi, muhafazakâr insanlar için mümkün değildir.
6. Genel Başkanımızın “kafama silah dayasalar Cumhur ittifakı ile olmaz.” ifadesine rağmen, kamuoyu, gelecekte İYİ Partinin nerede konumlanacağından emin olamamaktadır. Bunun temel sebebi, kamuoyuna güven vermeyen, geçmiş ahlaki zafiyetleri bilinen, operasyonel siyaset simsarlarının İyi Partinin üst karar mekanizmalarında çok etkili olduklarının bilinmesidir. Kamuoyunun şüphe ile bu baktığı isimler, bizzat Sn. Genel Başkan tarafından da yakından bilinmesine rağmen ısrarla üst düzey görevlerde tutulmaktadır. Bu konuda kamuoyuna güven verecek isimler partiden dışlanarak geleceğe dair bir takım ön hazırlıklar yapılmaktadır. Bu sebeple, İYİ Parti Genel Kurulunda yaşanılan kara liste ile tasfiye operasyonunun amacı Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP için büyük handikap olan, %51 baraj şartından ayrı düşünülemez.
7. Hiçbir siyasi partide Genel Başkana rağmen bir tasarrufun söz konusu olmayacağını bilecek kadar hayat ve siyasi tecrübemiz vardır. Bu sebeple her iki Genel Kurulda yaşanılan operasyonların Sn. Meral Akşener’in bilgisi dışında yapılması mümkün değildir. Aksi söz konusu olsa, yani bilgisi dışında yapılmış olsaydı, sorumlular baş tacı edilmez, partiye de açık zarar verenler hızla tasfiye edilirdi, ancak tam aksi yapılmış dava adamları, kurucular, büyük gayretle çalışan milletvekilleri, siyasi etikle asla bağdaşmayan, yol ve yöntemlerle küçük düşürülmeye çalışılmış, el altından çizdirilerek oluşan güven ortamı tamamen yok edilmiştir. Aslında bu güvensizlik, sadece 3-5 milletvekilini değil, maalesef TBMM grubunun büyük kısmını rahatsız eden bir boyut kazanmıştır.
Devlet yönetmek çok ciddi bir iştir ve bunu göstermek için öncelikle, sorumluluğunu taşıdığınız siyasi partiyi, siyasi ahlak, adalet, vefa gibi kavramları öne çıkararak yönetmek, size güvenenlere verdiğiniz sözlere sadık kalmak, fikri sapmalara izin vermemek ve huzuru sağlayabilmek gerekir.
Tüm bu sebeplerle, İYİ Partinin Sn. Genel Başkanı ve Genel Merkez yönetiminin, yukarıda ifade etmeye çalıştığım yaklaşımları ile, söylem ve eylemlerdeki tenakuzları değerlendirdiğimde; yönetim, amaç ve hedefler konusunda, şahsımda derin bir güvensizlik oluşmuştur.
Türkiye ve Türk Milletine böyle bir anlayışla hizmet edilebileceğini mümkün görmüyorum.
Sn. Genel Başkanın bu yaşananların dışında olduğuna dair zerre inancım kalmış olsa, kalır ve mücadeleye devam ederdim, ancak tespitlerim, yaşadıklarımızın tamamının bizzat Sn. Genel Başkan’ın bilgisi dâhilinde olduğunu göstermektedir. Ahlaki olan daha fazla kırgınlıklar oluşmadan, herkes kendi yoluna anlayışı ile birlikteliğimizi sonlandırmaktadır.
İYİ Parti ile Milletvekili ve üye olarak bir bağlantım kalmamıştır.
Gerek İYİ Parti TBMM grubundaki Milletvekili arkadaşlarım, gerekse tüm teşkilatlarda yönetici ve üye olarak bulunan samimi arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum. Onlarla dostluğum, benim açımdan bakidir.
Türkiye ve Türk Milletine hizmetten, hayatım boyunca savunduğum ilkelerden milim sapmadan, bundan sonra da bir adım geri durmayacağımı tüm kamuoyuna saygı ile duyururum.
Ankara
24.11.2024