MESELEMİZ ANKARA” SÖYLEŞİSİ

MESELEMİZ ANKARA” SÖYLEŞİSİ

Türkiye Sosyal ve Kültürel Antropolojisinin sayılı Profesörlerinden biri olan Suavi Aydın ve Türk Yazar, çevirmen, Yayınevi Editörü olan Tanıl Bora “Meselemiz Ankara” söyleşisini gerçekleştirdi.

1.Uluslararası Kentfest Tiyaro Festivali kapsamında 100.Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde 19 Ekim günü Türkiye Sosyal ve Kültürel Antropolojisinin sayılı Profesörlerinden biri olan Suavi Aydın ve Türk Yazar, çevirmen, Yayınevi Editörü olan Tanıl Bora “Meselemiz Ankara” söyleşisini gerçekleştirdi.

Söyleşi kapsamında Ankara’nın tarihi detaylı bir şekilde masaya yatırılarak Ankara’yı farklı yönleri ile ele aldılar.  Ankara tarihine vakıf olan Suavi Aydın ve Tanıl Bora, 1606 yılındaki Celali isyanlarından başlayarak, eşkıyalara, Roma döneminden buyana gelen özerkliklere, Ankara’nın beş kez Başkent oluşuna kadar her şeyi detaylı bir şekilde konuştular. 

Söyleşi sırasında özellikle Ankara’nın İstanbul ile kıyaslanmasının doğru olmadığını dile getiren Suavi Aydın, “Buranın bir stratejik konumu vardır. Hatta derler ki, “Balkanlara hakim olmak isteyen İstanbul’u, Küçük Asya’yı eline almak isteyen Ankara’yı eline almak zorundadır” derler. Mesela Ahiliğinde kuruluş merkezi burası değildir ama en güçlü merkezi Ankara’dır! Ankara tarih boyunca önemli olmuş zengin bir şehirdir. Ankara’yı sevmek ve sevmemek aslında politik bir meseledir” ifadelerini kullandı. 

“Etimesgut- Ahi Mesud’dur!”

Suavi Aydın’ın konuşmasının ardından konuşmasına devam eden Tanıl Bora, “Mesela neden Ankara’da Ankara kadısı olan Vildanzade ve ahi isimleri bir sokağa yahut bir caddeye verilmemiş? Mesela; Etimesgut aslında ahi Mesud’dur! Bir sürü ahi köyü var! Onların isimlerindeki ahilerin hepsi gitti ve Etimesgut oldu burası. Ahimesud, Etimesgut! Bir isimlendirme! Dolayısıyla vildanzade’den başlayıp genişletebileceğimiz bir tartışma konusu bu! Şehrin planlamasında radikal bir öykü yaratılıyor. Buna bitişik olarak da Osmanlı ve Selçuklu tarafından şehrin görmezden gelinmesi ve küçümsenmesi ve giderek Türkiye tarihine entegre edilmesi durumu var. 

“Ankara, Stratejik Bir Yerdir!”

Kaldı ki; bu sadece isimlere yansıyan bir şey değil! Coğrafya ve Ekolojiye’de yansıyan bir şey! Bir bozkır üzerinden eleştirilen Ankara, eleştiri nesnesi haline geliyor. Bolu’dan Ankara’ya gelirken Ankara çoraklaşır, Konya’dan gelirken çöl denir. Lakin burası bir bozkırdır ve inanılmaz bir ekoloji içerir. Bozkır binlerce bitkiye beşiklik eder ve dirençlidir. O nedenle hayvancılık ve tahıl tarımı burada gerçekleştirilir. Yani Bozkır’da! Ekolojiyi temsil eden Ankara’da! Mesela tiftik keçisi dediğimiz şey burada yetişir sadece. Şimdi ise; modern Ankara’nın hikayesine baktığımızda “çamlanma hikayesi” ile karşılaşırsınız. Bozkıra karşı çam dikme yani! Her yer çamdır Ankara’da ama çam büyümez Ankara’da. Bütün askeri birlikler çamdır mesela. İstanbul boğaz kenarında olması sebebi ile Ankara ile karşılaştırılır ve orası değil de Ankara neden başkent oldu derler. Ama Ankara stratejik bir yerdir. İstanbul ve Ankara’yı kıyaslamamak gerek! Ankara’nın tarihinin önümüze açtığı bir sürü özgürlük var, özgürlükle beraber çeşitliliğin yarattığı bir albeni var. Nitelikli fark var ve bunlara odaklanmak gerekir!” ifadelerini kullandı.