Hakkari´den Adıyaman´a, Tunceli´den Diyarbakır´a uzanan saha çalışmaları yaptığını belirten Özdemir, yüzlerce insanla saatlerce mülakat yaptığını söyledi. Saha çalışmalarında yaşadığı ilginç olayları nakleden Özdemir, Diyarbakır´da yaşayan Arap bir gencin PKK korkusundan kendisini Kürt olarak tanıttığını, Siirt ve Tunceli´de yaşayan Türkmenlerin Kürt kimliğini benimsediklerini ifade etti. Ayrıca Tunceli´de bir aşiretin Osmanlı kaynakları sayesinde Türkmen olduğunu öğrenen Özdemir, bu bilgiyi aşiretle paylaştığı zaman aşiret reisinin, kendilerinin daha önceden bu bilgiye sahip olduğunu söylediğini aktardı. Bölgede birçok aşiretin Türk kökenli olduğuna değinen Özdemir, bu çalışmaların ardından “Kayıp Türkler” kitabını yazdığını ifade etti. Ortaçağ´dan Çaldıran Savaşı´na kadar Kürt olarak belgelenen aşiretleri listelediklerini ifade eden Özdemir, aşiretlerin Osmanlı arşivlerinde olduğunu gördüğünü aktardı. Bunlardan 200 tanesinin Türklüğünün belgelerle ispat edildiğini aktararak geriye kalan 1300 tanesinin ise Kürtlüğüne dair bir belge bulunamadığını ekledi.
“KÜRT AŞİRETLERİ ARASINDA DİL VE ETNİK KÖKEN FARKLILIKLARI VAR”
Kürt lehçesi olarak kabul edilen dilleri konuşan aşiretlerin listesini çıkardığımızda, aslında hepsinin ayrı etnik farklılıklar taşıdığını söyleyen Özdemir, aynı köyde yüzyıllarca yaşayıp birbiriyle anlaşamayan Kürtlerin varlığına dikkat çekti. “Halbuki Azerbaycan Türkleri ile Anadolu Türkleri yüz yıllardır ayrı devletlerde, ayrı bölgelerde yaşadığı halde anlaşmak konusunda bir sıkıntı çekmiyorlar.” diyen Özdemir, dil birliğinin ulus olmanın önemli şartlarından olduğunu belirtti. Bölgede birçok geleneğin ve dip kültürün aslında Türklere ait olduğunu ve Türk gelenekleriyle örtüştüğünü ifade eden Özdemir, Tunceli´deki koç heykelli mezar taşlarının ve ay tutulması esnasında bölge halkının davranışlarının Türk Kültürü´nden doğduğunu ekledi.
“EĞER ULUSLAŞMAYI TAMAMLAYAMAZSAK ETNİK CEHENNEME DOĞRU GİDERİZ”
Özdemir, Türkiye´nin son dönemlerde adım adım mezhep çatışmasına sürüklendiğini belirtirken Alevilik kavramının da bu konuda önemli rol oynadığını söyledi. Alevilerin Türk milliyetçilerini solcular üzerinden okuduklarını, Türk milliyetçilerinin de Alevileri tarikat ve cemaat yapıları üzerinden okuduklarını belirten Özdemir, bunun sonucunda anlaşmazlıkların ortaya çıktığına değindi. Özdemir, “Günümüzde Aleviler için iki büyük tehdit vardır. Bunlardan birincisi PKK´ya kanalize olmaları durumu, ikincisi ise mezhep çatışması ve İranlılaşma durumudur” dedi. Ülkücüler üzerinde de iki büyük tehditin olduğuna dikkat çeken Özdemir, bunların Selefileşme ve Maturidi geleneğinden uzaklaşma olduğunu belirtti. Ülkücüler üzerindeki bu tehditler ve tehlikeler konusunda dikkatli olunması gerektiği çağrısını yapan Özdemir, Ortadoğu´da bir mezhep çatışmasının olabileceğini ve bunun Türkiye´ye de mutlaka yansıyacağını ekledi. Eğer milletleşmeyi tamamlayamazsak etnik cehenneme doğru gideriz” diyen Özdemir, Türk Ocaklılarla fikir alışverişinde bulunarak konuşmasını tamamladı.
Ankara
22.11.2024