Mahallede boşaltılan evlerin yıkılmasının ardından bölgede imar değişikliği gündeme geliyor. Afet bölgesi olması nedeniyle yapılması muhtemel imar değişikliğine göre kaymanın yaşandığı bölge park alanına dönüştürülürken jeolojik etütler sonrasında farklı yerlerin de imara açılması planlanıyor. Fakat bu planlama gerçekleşeceği zaman hangi kurumların devreye gireceği ise henüz net değil.Net olmayan bir başka konu da burada yaşayan insanların nerede yaşayacağı. Aynı konu yine Şahap Gürler ve Tepecik Mahallelerinde de geçerli. Yapı yasağı getirilen Şahap Gürler Mahallesinde 20 konut boşaltılmış, hatta bazılarının kendi imkânlarıyla boşaltması dahi istenmiş.
Bölge imara açılırken gerekli etütler yapılmadı mı? Zemin etütleri gerektiği gibi yapılmadan imardan geçmiş başka bölgeler var mı? Yani ne kadar risk altında yaşıyoruz? Bölgeyi imara açan veya daha çok katlı bina ruhsatı alabilmek için imar değişikliği yapan belediye başkanlarının bu kadarını akıl edememeleri mümkün değilken akla iki seçenek geliyor: daha fazla kar elde etmek için jeolojik etütlere önem verilmediği ve halk sağlığının umursanmadığıdır.
Parsel bazında değil bütünlüklü bir inceleme şart
Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) yetkilileri bölgenin imara açılırken öncelikle bütünlüklü bir etüt çalışması yapılması gerektiğinin öneminden bahsederek, JMO’nın hem Cengizhan Mahallesinde hem Dikmen’de yaptığı incelemelerde toprak haline gelmiş kesimler olduğu, Mamak civarında andezit denen birimlerin olduğu, bu andezit birimlerin 30mt. derine inebiliyorken hemen yanında ise kile rastlanabildiği dolayısıyla iki parçanın hareketlerinin farklı olması dikkate alınmadan imar çalışması yapılmasının ciddi riskler yarattığını belirttiler. Aynı şey hem Akpınar hem Cengizhan Mahallesinde görülüyor. JMO’nun Akpınar’la ilgili raporumuz hazırlanmıştı; Cengizhan Mahallesi ile ilgili raporun ise yayınlanmak üzere olduğu bilgisini aldık.
Denetimler özel sektöre bırakılmayacak kadar ciddi bir konu
Yapılan incelemelerin de denetimden geçmesi gerektiğini belirten yetkililer, belediyelerde yeterince jeoloji mühendislerinin çalıştırılmadığına, etütlerin parsel bazında yapılmasının olası bir heyelan veya deprem durumunda can kaybı ile sonuçlanma riskini arttıracağına dikkat çekti. Denetimleri şu anda parsel bazında Çevre ve Şehircilik Bakanları tarafından, diğer kısmı ise AFAD tarafından gerçekleştiriliyor. Eğer bölge afete maruzsa AFAD tarafından, değilse Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı veya ilçe belediyeler tarafından kendileri yaptırıyorlarsa yapılıyor. Bina yani parsel bazındaki etütler de yapı denetim kuruluşları tarafından yapılıyor. Fakat yapı denetim kuruluşlarında da jeoloji mühendislerinin adı yok. Esas sorun yapılan etüdü kimin denetlediği. Belediyeler ellerindekilerle bunları yapmaya çalışıyor, ama onların gidip her parsele bakmaları mümkün olmuyor. İki sondaj yapılmasını yeterli bulabiliyor belediyeler ki bunda maliyetin büyük rolünün olduğu aşikârdır. Üstelik birçok mimar yapı denetim bürosu açmış olmasına rağmen yasal olarak yanlarında jeoloji mühendisi çalıştırmak zorunda değil. Dolayısıyla özel firmaların gerçekleştirdiği denetimlere güvenmek de zorlaşıyor. Yine de bu denetimsizliğe rağmen birçok bölge imara açılabiliyor.
İstinat duvarı değil makyaj!
Kaymanın gerçekleştiği her yer imara kapanmak zorunda değil; ancak önlemler alınırsa, binanın güvenliği sağlanırsa, yerleşim mümkün. Bu önlemlerden biri de istinat duvarı. Hem Akpınar’da hem Cengizhan Mahallelerinde istinat duvarı diye örülen duvarlar sözde önlem alındığının bir kanıtı. Çünkü yetkililerin verdiği bilgiye göre istinat duvarları öncelikle briketten örülmez, istinat duvarı kayma noktası tespit edilip zemine kadar inilerek örülmelidir. Üstelik bütünlüklü bir şekilde değil de her binanın ayrı ayrı duvar örmesi kaymayı önlemekten ziyade ağırlığı arttırarak kaymanın artmasına bile neden olabilmektedir. Bu tür önlemler aslında konu ile ilgili çok az şey bilindiğinin ve plansız hareket edildiğinin hatta yapılan hizmetin göz boyama olduğunun bir göstergesi.
Bağımsız kuruluşların etkisi yetersiz
Devlet destekli bağımsız kuruluşların yapı denetimi ve özellikle uzmanlık gerektiren alanlarda etkinliğinin arttırılmasının zorunlu olduğu ortadayken eni çıkan yasada jeoloji mühendislerine ve odaların etkinliklerine yer verilmiyor; daha çok hizmet alımlarının ön plana alınıyor. Bu işin asli görevini yerine getiren bakanlık ve belediyelerin ise yeterince konuyu önemsemedikleri yaşananlar ortaya koymaktadır.