Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD) kurulduğu günden bu yana her konuda Hak ve Adalet’ten yana tavrını koymuş, ahlaki düsturları ön planda tutan bir anlayışla her türlü haksızlığa, yolsuzluğa ve rüşvete karşı çıkmayı ilke edinmiştir.
Siyasetin, kurumların, medyanın da bir ölçüsü olmalı!
Öncelikle belirtmeliyim ki; iddialar ne olursa olsun ve kimi ne kadar ilgilendirirse ilgilendirsin yargı ve adli mekanizmalar bağımsız bir şekilde görevini ifa ederek, gizlilik ilkesini de ihlal etmeden, siyasi mülahazalardan uzak bir şekilde, hakkaniyet ölçüsünde hareket etmelidir. Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları soruşturulmalı, suç varsa hukukun gereği yerine getirilmeli ancak bu soruşturma usulü, demokratik yolla iktidara gelmiş bir siyasi iktidarı yıpratma ve devirme gerekçesi asla olmamalıdır.
Siyasi iktidarı yıpratmaya ve devirmeye yönelik olarak algılanan bu operasyona siyasetçilerinde mal bulmuş mağribi gibi ölçüsüzce saldırmaları ülkeye bir yarar sağlamayacak olup, bu gelişmelerden en çok siyaset yara alacak, halkımız büyük ekonomik kayba uğrayacaktır.
“Suçun şahsiliği ve suçu sabit olmayan bir kimse suçlu sayılamaz” ilkesinden hareketle, henüz iddia aşamasında olan ve ispatlanmamış yolsuzluk ve rüşvet gibi gayri ahlaki konuların, sanki gerçekten olmuş ve kanıtlanmış gibi, özellikle bir kısım medya tarafından kamuoyu ile paylaşılması kişilik haklarının ihlali olup, bu şekilde kaos ortamına zemin hazırlanması ve siyasi iktidara bu kanaldan yüklenilmesi en azından basın ahlak ilkelerine aykırıdır.
Bununla birlikte soruşturmaya konu olan üç ayrı dosyanın bir araya getirilmesi operasyonun şeklinin, zamanlamasının ve “devlet içerisinde örgütlenme” algısını oluşturan unsurların, siyasi iktidarı hedef alan yaklaşımları organize bir yıkım sürecine de işaret etmektedir. Bu hareket tarzının adeta siyasi ve ekonomik istikrarı baltalamaya yönelik olduğunu, üzüm yemekten çok bağcı ile uğraşıldığını açıkça göstermektedir.
Huzur ve istikrar için kenetlenmeliyiz!
17 Aralık 2013’te başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonları neticesinde gelinen durum, piyasalarda oluşan güven ve istikrar ortamına, toplumun birlik ve beraberliğine, İslam Dünyası halklarının ülkemizden beklentilerine ve yarınlarımızın umutlarına zarar vermektedir. Senaryosu siyasi alana müdahale olan filmleri birçok defa ülke olarak izledik. Rol ve aktörler değişse de tekrardan öteye geçmeyen bu tür filmler artık vizyona giremeyecek ve halkımız tarafından izlenmeyecektir.
Ülkemiz dışarıdan ve içeriden planlanan her türlü kirli tezgâha karşı daha önce de zor zamanlar yaşamış fakat hiçbir zaman birlik ve beraberlikten ayrılmayarak ayakta kalmayı başarmıştır. Bu olaylarda tüm taraflar ve halkımız aklıselim ile hareket etmeli, tüm Türkiye olarak elde edilen kazanımlarımızın huzur ve istikrarımızın muhafazası adına hep birlikte kenetlenmeli ve el birliği içinde olmalıyız
Ankara
22.11.2024