Gecede konuşan MHP Mamak İlçe Başkanı Av. Tamer Çakı, sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “Bir barıştır tutturmuşuz gidiyor. Sanki savaş olsun oluk oluk kan aksın istiyoruz da barış diyorlar. Ne karşılığında barış? Türk milletini enayi yerine koymaktan vazgeçin ve kendinize gelin beyler. Bize her daim sokağın adresini gösteriyorlar. Sokağı da biliriz ineceğimiz zamanı da” dedi.
Geceye onur konuğu olarak katılan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Erdem de, süreçle ilgili kaygılarını dile getirirken,” Ne acıdır ki ‘Sivas’ın ötesine geçemezsiniz, Gavur dağını aşamasınız’ diyerek Türk milliyetçilerini Kürt kardeşlerimizle çatışmaya teşvik edenler, Güneydoğu’nun tamamını PKK’ya teslim etmiş ve benim şerefli bayrağımı Güneydoğu’da dalgalanmaktan mahrum etmiştir. Bu gidişatın sonu Bosna Hersek’e, Irak’a ve Suriye’ye gidiyor” diye konuşu.
Meriç Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen gecede yoğun katılım nedeniyle izdiham yaşandı.
Gecede MHP Genel Başkan Yardımcısı Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Erdem’in yanı sıra, MYK üyeleri, ilçe başkanları, ocak başkanları, siyasi parti temsilcileri, MHP Ankara İl Başkanlığı yöneticileri, MHP Mamak Belediyesi Meclis Grup Başkan Vekili Cumhur Saraç, MHP eski ilçe başkanları, eski ve yeni belediye meclis üyeleri, kadın kolları genel merkez ve ilçe yöneticileri, CHP Mamak İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri, muhtarlar, Erciyes Kayserililer Derneği Genel Başkanı Av. Mustafa Esen, Yozgat Dernekleri Federasyonu Başkanı Ahmet Koç, şehit yakınları ve partililer hazır bulundu.
Gecenin açılış konuşmasını yapan MHP İlçe Başkanı Av. Tamer Çakı, Çanakkale şehitlerini yad etmek için böyle bir program düzenlediklerini söyledi.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şiirleriyle süslediği konuşmasında Çanakkale Savaşı’nın önemine değinen Çakı, güncel konuları değerlendirirken ismini anmadan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sert eleştiriler yaptı.
Çakı, konuşmasında özetle şu görüşleri dile getirdi:
“Bozuk, aksayan, hukuksuz bir nokta, bir husus gördüğümüzde hatırlatmaya ve tenkit etmeye kalktığımızda istismarla suçlanıyoruz. Birilerine göre bu memlekette işçilerin, memurların, emeklilerin, kadınların hiçbir sorunu yok. ‘Şu noktada aksayan bir sorun var düzeltin’ diyerek muhalefet görevimizi yapınca, ‘Aman istismar etmeyin’ deniliyor. Ne konuşacağız o zaman? O birilerine göre şehitler yok, gaziler de şov yapıyor zaten. Burada konuşulanlara hamaset diyecekler. Onların hamaset dediği ve burun kıvırdığı şeye millet olarak en muhtaç olduğumuz bir zamandayız. Şehitlerimizi anmakla borcumuzu ödemiş sayılmıyoruz. Varsın birileri istismar desin. Vefa borcumuz var onlara. O yüzden gecemizin adını şehide vefa gecesi koyduk. Öyle ‘bizim kefen cebimizde’ maskaralıklarına karnımız tok. Şehide borç, bu kof ve ucuz sloganlarla ödenmez. Bir barıştır tutturmuşuz. Sanki birileri savaş olsun oluk oluk kan aksın istiyor, sanki biz öyle istiyoruz da barış diyorlar. Ne karşılığında barış? Sahip olduğumuz her şeyi elinde ne varsa ver ve karşılığında içi boşaltılmış, sulandırılmış, çirkinleştirilmiş bir sözcüğe dönüşen barışı al. Oh ne ala bir alış veriş. Türk milletini enayi yerine koymaktan vazgeçin ve kendinize gelin beyler. Biz Mecnun’un Leyla’sını sevmesi gibi, bu vatanı ve bu milleti çok sevdik. Bize her daim sokağın adresini gösteriyorlar. Sokağı da biliriz, ineceğimiz zamanı da. Biz bu sevgili ve aziz Türk milletinden sokağın adresini sormuyoruz ki. Sokağın altındaki ve üstündekiler için, vakarlı, haysiyetli ve şerefli bir idare için, memleketin idaresi için yetki istiyoruz. Sokağın adresini biz biliyoruz zaten.
Evladını kaybetmiş bir anne için her gün yüreğine ateş düşer. Asıl bugünlerde o ateş daha çok yakıyor bu annelerin yüreğini. Şehidin uğruna öldüğü bütün değerler ayak altına alınıp peşkeş çekilmek isteniyor. Anneler evlatlarının katilleriyle barış değil, bedel istiyorlar.”
Misyoner batı intikam için pusuda bekliyor
Prof. Dr. Mustafa Erdem, Çanakkale şehitleri ve barış süreci ile ilgili etkileyici bir konuşma yaparak davetlileri coşturdu.
Erdem, şehitliğin yüceliğine vurgu yaparken, “Şehitlik varlığımızın sebebidir” dedi.
Davetlilere “Cennete gitmek ister misiniz?” diye soran Mustafa Erdem, “Bir beşerin bütün nefsi terbiyeler sonrasındaki müktesebatının kazanımı ahirette cennettir. Fakat cennetin de bir bedeli vardır. Kolay mı sanıyorsunuz cennete gitmeyi. Anadan, yardan, candan geçmeden var mıdır cennete gitmek. Siz sanıyor musunuz ki bu bayrak, bu vatan, bu toprak bir bedel ödenmeden bugünkü durumuna kavuştu. Ecdadımız Müslümandı. Allah’ın kulluğunu kazanmak ancak O’nun rızası ile olur” diye konuştu.
Erdem, Türklerin Balkanlarda yaptığı savaşlar ve Viyana önlerine kadar gitmelerinden dolayı Batılı Hıristiyan misyonerlerin Müslüman Türkiye’den intikam almak için sürekli olarak pusuda beklediğini ifade etti.
“Yazıklar olsun tarihinden ibret almayan bedbahtlara, yazıklar olsun bu devleti üç kuruşluk dünya menfaati için alçaklara satanlara” diye seslenen Erdem, konuşmasına şöyle devam etti:
“Güneydoğu’da şu anda arı gibi misyoner kaynıyor. Güneydoğu’da PKK itinden daha çok misyoner bulunmakta. Batı hiçbir zaman intikamından vazgeçmiyor. Batıda tüm kiliselerde Türk düşmanlığı aşılanıyor. Anadolu ile ilgili hesabından, Türk milletine ait kuyruk acısından vaz mı geçti sanıyorsunuz. Şu anda Türkiye’de bir terör hadisesi yaşanıyor ise, öncelikle bunun bir hesabı ve bunun bir hedefi olduğunu bilmenizi isterim. Kürk kökenli vatandaşlarımız kesinlikle alınmasın.1 Ağustos 2009 tarihinde yaşanan açılım rezaleti Güneydoğu ile alakası olmayanların Güneydoğu’nun temsilcisi konumuna getirilmesi için yapılmış olan bir operasyondur. PKK’lıların Güneydoğu’da yaşanan insanlarla hiçbir bağlantısı yoktur. Güneydoğu’daki insanlar öz be öz Müslümandır. Ama nasıl oluyor da bu müslümanların oyunu alan bugünkü iktidarın zavallıları, bunlarla hiç alakası olmayan insanların kaderini İmralı’da yatan cani, dağlarda dolaşın alçaklarla, Kandil’de ne olduğu belirsiz itlerle pazarlık yapabiliyor. Hem Türk milletinin hem de Güneydoğu’daki insanların kaderini belirleyebiliyor. Beyler aklınızı başınıza alın. Bir proje var ortada. Bir de eş başkanı var. Projenin uygulayıcısı, uygulama alanı, maliyeti, sponsoru, taşeronu, emredeni ve fikir babası vardır. Biz şu anda uygulayıcının kim olduğunu gördük. Uygulama alanının neresi olduğunu anladık. Uygulamanın başladığı gün İsrail’den gelen özür beyanı ile projeyi kimlerin desteklediğini ve sponsorluk yaptığını anladık. Arap baharı, Suriye’de yaşanan katliam, Irak’ta yaşanan acı ve Türkiye’de alçakça işlenen cinayetlerin hepsini bu projenin gerçekleşmesi hadisesidir.”
Bu gidişatın sonu iç savaşa gidiyor
Prof. Dr. Mustafa Erdem, 12 Eylül öncesi ve sonrasında yaşanan cinayetlerden ibret alınması gerektiğini dile getirirken, “Ama ne oldu, ne değişti de 12 Eylül günü bıçak gibi olaylar kesildi. Demek ki birileri Türk milletini birbirine kırdırmak ve bu milleti birilerine peşkeş çekmek için alçakça cinayetleri desteklemek durumunda imiş” diye konuştu.
Bununla bir şeye dikkat çekmek istediğini belirten Erdem, daha sonra şu tespitlerde bulundu:
“Ülkemizde PKK adına işlenen cinayetlerin bugün İmralı ile çözüm denilen rezaletin gerçekleşmesi için ne yapıldığını düşünmenize hiçbir engel yoktur. Karakollar basılmış, evlatlarımız alçakça şehit edilmiş ve bu millet bugünkü ne olacaksa olsun bir an evvel bitsin noktasına getirilmiştir. Bugün yedi düveli dize getirmiş ecdadımızın sözüm ona torunları, bugün yedi tane PKK’lının önüne diz çökmüş, yüce Türk milletinin şerefini ayaklar altına almıştır. Sonra da İmralı ile kapalı kapılar ardındaki müzakerelerini artık ar damarı çatlamışçasına bu milletin gözleri önünde uygulamaya koymuştur. Ne acıdır ki ‘Sivas’ın ötesine geçemezsiniz, Gavur dağını aşamasınız’ diyerek Türk milliyetçilerini, Kürt kardeşlerimizle çatışmaya teşvik edenler Güneydoğu’nun tamamını PKK’ya teslim etmiş ve benim şerefli bayrağımı Güneydoğu’da dalgalanmaktan mahrum bırakmıştır. Şunu unutmayalım. Bu gidişatın sonu Bosna Hersek’e, Irak’a ve Suriye’ye gidiyor. Bugün Anayasa’ya Türk kelimesi koymaktan gocunanların, mutlaka Türk’le ilgili olumsuz bir anıları olması lazım. Bunun başka bir gerekçesi olamaz.”
Ankara
21.11.2024