Malesef Tuz ve Malesef Doğru, arıtılmayan atık sular kanalizasyon suları içeriyorsa ne kadar rafine ederseniz edin, virüsleri ayırmak hemen hemen mümkün olmuyor. Arıtma sonunda filtrasyon ile ölü virüsler tutulamıyor. Ölü virüsler projenik hastalıklara neden olduğu biliniyor. Bu nedenle ilaç ve kozmetik sanayinde kullanılan sular destillenmiş su niteliğinde olmalı. Bunu sağlamak için ozmoz tekniği ile iki kere filtrasyondan sonra ultraviyole sterilizasyonu ve 0.45 mikronu geçmeyen hepa fitrelerden süzülerek; her adımda kontrol edilmek zorundadır.!!!!
Deniz tuzları da, deniz sularındaki tuzun göl tuzu üretimine benzer şekilde ayrıştırılması ile elde ediliyor. Kullanılan tuzun içinde virüs kalıntıları olup olmadığı iyice kontrol edilmeli. Araştırılmalı.
Kaya tuzu ise maden gibi yer altı ocaklarından tuz yataklarından çıkarılır. Jeolojik çağlar boyunca oluşmuştur. Tuz ocakları saflığı kontrol edildikten sonra işletmeye açılırlar. Kaya tuzu ile iri göl ve deniz tuzu karıştırmamak gerekir. Kaya tuzunun en tanınmış ve bildiğim ocakları: Çankırı, Erzincan, Erzurum gibi illerdedir.
Geçenlerde bir süpermarkette alışveriş yaparken çok yaşlı bir kadın eline bir tuz paketi almış görevliye soruyor:
‘‘Yavrum bunun üzerinde kaya tuzu mu, göl tuzu mu? V.s. yazmıyor. Ben kaya tuzundan imal edilenini almak istiyorum.”. Önce kadıncağızın yaptığını bir yaşlılık davranışı zannettim. İnceledim, sordum soruşturdum, meğer kadıncağız halklıymış. Şimdi ben de üzerinde kaya tuzu yazanları satın almaya çalışıyorum.
Hatırlarsınız buna benzer bir ileti de şeker için dolaşmıştı. Meğerse ülkemizde şeker, pancardan imal edildiği gibi genleriyle oynanmış mısırdan da imal ediliyormuş (bunun arkasında da maalesef bizim prenslerimiz varmış). Şimdi ben, paketin üzerinde ”yüzde yüz pancar şekerinden imal edilmiştir” yazısını görmezsem satın almıyorum.
Artık tuz yemeyin yedirmeyin! Nedenine gelince aşağıdaki yazıyı okuyun. Neden yememeniz gerektiğini anlayacaksınız.
Aşağıdaki bilgiler maalesef doğru
Yrd. Doc. Dr. MUSTAFA DURAN´ın kaleminden
” Tuz Golü, Van Gölü´nden sonra ülkemizdeki ikinci büyük golüdür… Uzunluğu 80 km olan Tuz Gölü´nün genişliği 48 kilometreyi bulur… Geniş bir alanı kapsamasına karşılık çok sığ bir göldür..
Dünyanın en tuzlu göllerinden biridir. Litresinde 329 gram gibi çok yüksek oranda tuz ihtiva etmek! tedir. . Gölün bu özelliğini değerlendirerek tuz elde etmek amacıyla kıyılarında çok sayıda tuzla kurulmuştur. Bu tuzlalardan elde edilen tuz Türkiye´nin gereksinimi olan tuzun büyük bölümünü karşılamaktadır.
Türkiye´nin oldukça kurak bir yerinde yer alması nedeni ile bu sığ bölgelerde çok yoğun bir şekilde buharlaşma görülür…
Doğu kısmındaki körfez dışında tümüyle kuruyan Gölün tabanında, kalınlığı yer yer 30 cm.yi bulan mevsimlik bir tuz katmanı oluşmaktadır. Tuz Gölü´nün en derin yeri sadece 2 m.dir. Öteki kesimlerin derinliği sadece santimetrelerle ölçülebilmektedir. Göle dökülen en önemli akarsular?
Peçeneközu deresi´ ile Melendiz Çayı´dır. Coğrafya bilgileri aynen böyle diyor.
Coğrafya bilgilerine girmemiş acı gerçek ise şudur:
Tuz Gölüne dökülen en büyük akarsu Konya´nın şehir kanalizasyonudur. …
Çumra yönüne verilen kanalizasyon bu doğrultu üzerinden maalesef herhangi bir arıtmaya tabi tutulmadan doğrudan Tuz Gölü´ne akıtılmaktadır.
Bir milyonu gecen şehir nüfusunun sanayi artıklarını da taşıyan şehir kanalizasyonu bizlere iyotlu ya da iyotsuz tuz olarak geri dönmektedir.
Bu faciaya dur demek ve tuzun kokmasına fırsat vermemek için her sorumlu vatandaşın üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiği inancı ile bu mesajı ulaşabileceğimiz her kişiye gönderelim ve ilgilileri göreve davet edelim. Yoksa hepimizin yemeğinde Konyalıların katkısı olmaya devam edecek. ”