Tarihte ya da günümüzdeki savaşların sebeplerinden en önemlisi bir grubun diğer gruplara hükmetme arzusudur. Bu savaşlar ilk zamanlarda kaba güçlerin karşılaşması ile yapılırken sonraki zamanlarda zihni ve fikri güçler devreye girmiştir. Böylelikle geçmişteki bütün mücadele tarzları değişerek yeni ve daha da karmaşık bir savaş türü ortaya çıkmıştır. Kaba kuvvetin yerini semboller, söz, jest, hareket, resim, müzik v.b araçlar alırken bu araçların yardımı ile insanların düşünce, davranış, tutum, inanç, değer ve tavırlarına bir çok manevralar ekleyerek tesir edilmeye başlandığını gözlemlemekteyiz. İlk kez Roma Katolik Kilisesi tarafından fikirlerin yayılması anlamında kullanılan bu tesir metoduna propaganda diyoruz.
Gelişen teknoloji ile birlikte propagandaların çeşitliliği artmakta ve propagandalara daha çok maruz kalmaktayız. Bana göre propagandanın gerçek amacı insanların düşünmesini, analizler yapmasını engellemek, insanların düşünce dünyasını kontrol altına alarak kontrol edilebilir kitleler meydana getirmektir. Propagandanın bütün renkleri arasında bir fark olmamakla birlikte günümüzde maalesef daha çok karası tercih edilmektedir. Açıkça saptırmalar yapılmakta, belli bilgiler seçilerek kitlelere yansıtılmakta ve genelde akıllara değil hislere hitap ederek onların nasıl düşünmeleri gerektiği söylenmektedir. Hazır reçeteler kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Böyle bir propagandanın insana saygısı yoktur asıl olan ise propagandacının önceden planlanan amacına ulaşılabilmesidir.
Tazyikli propagandanın, düşünceyi, analizi ve tefekkürü ortadan kaldırmasını ve propagandacıların algıları yönettiğini son yıllarda daha net bir şekilde gözlemlemekteyiz... İnsanlar öyle uyarıcılara maruz bırakılmaktadır ki, kendisi birtakım sonuçlar çıkaramadan ve başkasının telkin ettiği sonuçları kabul etmek durumunda kalmaktadır. Bu durum fikir alış-verişi kanallarının kapanmasına sebep olmakta ve demokratik işleyişe de büyük zararlar vermektedir.
Peki ne yapacağız?
Başkasının beyni ile yaşamaya, güdümlü bir insan olmaya, o ne derse doğrudur diye söze başlayan fikir yoksunluğuna, fikir namusunun yok olmasına ve sürekli toplumun manipüle edilmesine, uzaktan kumandalı insan oluşturma projesine karşı yaşama farklı açılardan bakarak okuyan, yazan, düşünen, sorgulayan, yargılayan ve toplumsal hafızasını harekete geçirebilen cemiyet mücadelesini, öncelikle kendi yaşantımızı gözden geçirerek hep birlikte verebilmemiz gerekmektedir.