Daha önceleri birkaç yazımda da belirttiğim üzere genel siyasetin kalitesinin artmasının yerel siyasetteki kaliteye bağlı olduğunu düşünüyorum. Yerel siyasetin kurumsal yapıya kavuşması ve güçlenmesi, genel siyasetin kurumsallaşması, istikrarı ve güçlenmesiyle doğrudan ilişkilidir. Yerelde demokratik teamülleri işletebilirsen, halkın ve tabanın sesine kulak verirsen işte o zaman genelde demokratik bir yapıdan söz edebilirsin. Yoksa bütün süslü sözler havada kalacaktır.
Önümüzdeki erken seçim öncesinde özellikle Ankara´nın metropol ilçelerinde konuşulan en önemli konulardan bir tanesi partilerin göstereceği adayların “bölgesel yada yerel” aday olması gerekliliğidir. Bu konunun geçmiş yıllarda bu kadar konuşulduğuna şahit olmamıştık. İnsanlar milletvekili adaylarının kendileri ile içli, dışlı olan, yerel dinamikleri iyi tanıyan, bulunduğu bölgenin tozunu dumanını yutmuş, bölgenin problemlerini ve çözüm yollarını birebir yaşayarak tespit etmiş, kısacası yerel siyasete emek vermiş yerel siyaset emekçilerinden olmalarını kararlılıkla arzu etmektedirler. Kararlılıkla diyorum çünkü bu konunun özellikle bu seçimlerde Genel Merkezlerin tahminleri ötesinde etkileri olacağını halkın arasındaki birçok insan görebilmektedir. Siyasetçilerimizin her fırsatta dillerinden düşürmedikleri “halkımız için varız, halk ne derse o olur” gibi söylemlerinde ne kadar gerçekçi olduğunu anlayabilmek için halkımızın milletvekili aday listelerini dikkatle takip edeceklerini düşünüyorum.
İnsanların bu taleplerinde son derece haklı olduklarını düşünüyorum. Çünkü okullarda sınıf başkanı seçerken sınıf içerisinden, dernek başkanı seçerken dernek içerisinden, köy muhtarı seçerken köy içerisinden, parti başkanı seçerken parti içerisinden, taşra ilçelerde belediye başkanı seçerken o ilçelerden kişiler seçilmektedir. İş büyükşehirlere geldiği zaman seçilebilecek sıralara partilerin en güçlü ve iş yoğunluğu en fazla olan kişileri milletvekili adayı olarak karşımıza çıkartılmaktadır. Bölge insanları ile temas kuramayan hatta tanımayan bir milletvekilinin ne kadar faydalı olacağı konusunu da takdirlerinize bırakıyorum.
Olumsuz olarak gördüğüm bu durumu bir çok açıdan değerlendirebiliriz ancak burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Partiler metropollerde sadece genel siyaset ile oy alabileceklerini düşünüyorlar. Ancak 30 Mart yerel seçimleri öncesi başlayan “yerel aday” gündeminin artarak sürdüğünü bu seçim öncesinde de gözlemliyoruz. Ayrıca ülke siyasetindeki değişkenleri de göz önüne aldığımızda önümüzdeki seçimlerde oy artması yada azalmasına etki edecek olan faktörlerden en önemlisi “yerel dinamikler” olarak görülmektedir.
Aslında tablo çok net halk kendine değer verildiğini, yerel dinamiklerin güçlenmesini, şehrini idrak etmiş adaylar ve milletvekilleri görmek istiyor.
Burada en önemli görevde elbette yerel dinamiklere ve yerel siyasetin emekçilerine düşmektedir.
Kısacası ya vekilinizi seçersiniz ya da vekillerini seçersiniz.
Umarım bu konuda herkes üzerine düşen görevi yapacaktır !
Benden söylemesi..